|32

21K 1.2K 459
                                    

Elvin

"Biliyordum işte! Görkem'in sana yazan çocuk olduğunu biliyordum!" hızla Akın'ın yanına gidip karnını cimcikledim.

"Yok öyle bir şey sessiz ol!" diye mırıldandığımda Görkem umursamadan Akın'a baktı.

"Çocuk falan, biraz ayıp olmuyor mu?"

Akın kaşlarını çatarak Görkem'e baktığında teslim oluyormuş gibi ellerini havaya kaldırdı Görkem. "Tamam sustum."

"Görkem değil. Gerçekten o değil!" son bir çare ikna etmeye çalışıyordum. "Nasıl Görkem olabilir ki? O abilerimin arkadaşı," omuzlarımı indirip kesik ellerimin acımasını umursamadan yumruk yaptım. "O değil."

İşe yaramayacağını bildiğim halde aptal gibi denediğim için kendimden nefret ediyordum. Ellerimle yüzümü kapatıp bir süre sakinleşmeye çalıştım. "Pamuk, benden mi saklıyorsun gerçekten?" diyen Akın ile kendimi umutsuzca yatağa attım.

"Öğrenmemeliydin." diye mırıldandım. "Caner ya da diğer abilerimden her hangi biri öğrendiğini anlarsa seni rahat bırakırlar mı?"

Yanıma gelip ellerimi yüzümden çekti. "Söylemem." dediğinde alt dudağımı ısırdım. Söylemeyeceğini biliyordum ama çok fazla sıkıştırmaya gelemiyordu. Yalan söylemeyi beceremediğini ikimiz de biliyorduk.

"Ali abimin bakışlarını görmedin mi? Görkem olduğunu öğrense arkalarından iş çevirmişiz gibi olucak." umutsuzca Görkem'e baktım. "Bunu nasıl toparlayacağız?"

Derin bir nefes verip o da Akın'ın yatağına oturdu. Onun da ne yapması gerektiği hakkında hiçbir fikri yoktu.

"Pekala." Akın hızla yerinden kalkıp çekmeceden sargı bezi ve yara bandını üzerime attı. "Ben içeri gidip durumu toparlayacağım. Siz burada bir karar vericeksiniz." kapıdan çıkacağı sırada Görkem'in ve benim sorumla durmuştu.

"Ne kararı?"

"Nasıl toparlayacaksın?"

Derin bir nefes verip ikimize de bir bakış attı. "Tamam mı? Devam mı?" ardından odadan çıkıp kapıyı sert bir şekilde kapattı.

Şaşkınca Görkem'e baktım o kaşlarını çatmış kapanan kapıya bakıyordu. "Tamam değil." dediğinde yanına gidip oturmuştum. Elini ellerimin arasına alıp kanayan yere bastırdığı peçeteyi acıtmamaya çalışarak kaldırdım.

"Sarı?" Kafamı kaldırıp ona baktığımda peçeteyi alan elimi tuttu. "Keşke şu anda bunu yapıyor olmasaydın."

Kaşlarımı çatıp aldığım peçeteyi kenara bıraktım. "Elini kesmeseydin o zaman."

"Abin de öyle şeyler söylemeseydi o zaman."

"Gelmeseydin! Ben mi dedim Görkem gel diye?"

Derin bir nefes verip kafasını omzuma koyduğunda istemsizce nefesimi tuttum. "O zaman sana bu kadar yakın olamazdım." burnunu biraz boynuma sürtüp kokumu içine çektiğinde alt dudağımı ısırdım. Geri çekilmem gerektiği halde hiçbir şey yapamıyordum. Körü körüne etkileniyordum, kapılıyordum.

"Nefes al sarı. Seni üzmemek için her şeyi yaparım." Biraz geri çekilip alnımı alnıma dayadığında kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattım. "Ve sen bana işkence ediyorsun."

Kaşları çatılmış biraz da geri çekilmişti ama yine de burun burunaydık. Ne dediğini anlamayarak gözlerine baktım. Şuurumu kaybetmiş gibiydim.  "Hı?"

"Sana bu kadar yakınken kendimi tutmamın ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemezsin."

"Ben," diye mırıldandım zorlukla. Kalbimin sesi kulaklarımda çınlıyordu. Utanıyordum, kızarıyordum dahası içten içe istiyordum. "Ben, yapamam." zorlukla kurduğum cümle sonunda derin bir nefes aldım.

Pamuk Ama Prenses Değil (#Wattys2020)Where stories live. Discover now