|14

23.7K 1.3K 489
                                    

Görkem Yangın

-

karsimbibak: Siktir.

karsimbibak: Okul denemesinde 3. olmuşsun.

haninerdecikolata: Sen nerden biliyorsun sonuçlar çıkmadı ki?

karsimbibak: Ben bilirim.

haninerdecikolata: Kahin misin?

karsimbibak: Neden olmasın?

Görüldü.

Yatağımda gerinip cumartesinin tadını çıkarmak için iyice kollarımı esnettim. Akın yandaki yatağında resmen sülük gibi yapışmıştı nefes bile almıyor gibiydi.

Bu haline alışkın olduğum için gülüp yatağıma geri attım kendimi ve yorganı kafama kadar çekip içinde nefessiz kalana kadar durdum. Zaten üç saniye içinde uyuyabilen bir insandım.

Bir kaç saat daha uyuyamın ardından içeriden gelen bağırışlarla yerimden sıçradım. Gürültü yüzünden gözlerimi devirip yorganı üzerimden attım.

Kutsal cumartesiye biraz erken başlamışlardı koca bebekler.

Üzerimde siyah tayt ve babamın kocaman siyah polarıyla saçlarımı topuz yaparken ayaklarımı sürüyerek seslerinin geldiği yere doğru ilerledim. Anladığım kadarıyla pes oynuyorlardı.

Kafamı eğmiş saçımı topuz yaparken beni duyabilmeleri için biraz sesimi yükselttim. "Pes bitince dışarı çıkacak mıyız?"

Bir anda hepsi sustuğunda zorlukla topladığım uzun sarı saçlarım yüzünden derin bir nefes verip kafamı kaldırdım.

Yabancı biriyle göz göze geldiğimde kaşlarımı çattım. "Kim bu?"

Enes abim tam kapıda durduğum için koltuk altlarımdan tutup bir bebekmişim gibi kaldırıp kenara koydu beni. "İzmir gezisine gittiğimde orada tanışmıştık. Burada doğmuş ama hiç gelmemiş bu zamana kadar." ona kısa bir bakış attıkdan sonra devam etti. "Ailesiyle bir kaç sorun yaşayıp devamsızlıkdan kalınca burada bir liseye kayıt olmuş üç beş tanıdığı kişiden biri ben olduğum için görüşelim dedik."

Omuz silktikden sonra odayı gözlerimle kısaca taradım. "Fırat abim babamla ofiste mi yine?"

Ali elinde duran tostdan bir parça koparıp ağzıma tıktıkdan sonra "Evet." dediğinde ağzımdaki lokmayı zorla bitirip odada olmayan diğer abimi sordum. "Kıvanç abim nerede?"

Caner ve Cenk aynı anda ellerindeki konsolları bırakmadan "Görkem gelmeden önce çıkmıştı gelir birazdan." dediklerinde tek kaşımı kaldırdım.

"Görkem?" 

"Benim." dedikten sonra ufak bir baş selamı verip pes oynamaya devam etti. Göz göze geldiğimizde hemen önüne dönmüştü ama o bir saniye de olabildiğince inceledim onu.

Yemyeşil gözleri, hafif dolgun dudakları, dağınık koyu renk saçları, orantılı bir yüzü ve yüzüne orantılı ama spor yaptığı belli olan kaslı bir vücudu vardı. 

Başımı sallayıp tam arkamı döndüğümde Kıvanç abimi görmemle yere düşecekken bir anda belimden tutulmamla nefesimi tuttum.

Korkarak gözlerimi açtığımda beni tutan kişisinin Görkem olmasıyla sessizce yutkundum. Düşmemem için belimden sıkıca yakalamıştı ve anın verdiği gerilimle nefesini tutmuştu. Ne ara oyunu bırakıp ayağa kalkmış ve beni yakalamıştı anlayamamıştım ama korktuğum şey şuan bu değildi.

Altı tane abimin olduğu yerde beni tutan bir yabancıydı.

Hızla toparlanıp geri çekildim ve kısaca "Sağ ol." dedim.

Lütfen abilerim saçma sapan triplere girmesin lütfen...

Etrafa kısa bir bakış attığımda Akın, Ali ve Enes abim tam beni tutmaya hazırlanmış gibiydiler. Caner ve Cenk abim olayı idrak edememiş gibi kaşları çatık bir şekilde bakmaya devam ediyorlardı. Kıvanç abimin ise düşüncelerini yüz ifadesinden anlayamayacağım türdendi.

Enes abim olaya müdahele etme gereği duymuş olacak ki boğazını temizleyip Görkem'in yanına gelip omzunu sıktı. "Sağ ol."

Rahatlamış bir şekilde sessizce nefesimi verdim. Enes abim yirmi üç yaşındaydı, en azından daha mantıklı düşünürdü.

Herkes eski haline geri dönmüşken Görkem ve Kıvanç abim birbirlerine bakmaya devam ediyorlardı ve Kıvanç abimin bakışları değişmemişti.

Kim bu hergele? der gibiydi.

Enes abim bana yaptığı açıklamayı kıvanç abime de yaptıkdan sonra el sıkışmışlardı. Kıvanç abim biraz rahatlasada bakışlarında hala şüphe var gibiydi.

Bir süre sonra hızla bana döndü. "Bu çocuk senin okulunda değil mi?" Şaşkınca gözlerimi kırpıştırdım ve Ali'nin tekrar tekrar ağzıma tıktığı tostu zorlukla yutup "Bilmiyorum." diye mırıldandım.

"Ben biliyorum." diye fısıldadı. "Okulda kavga ettiğin gün oradaydı ve sana bakıyordu."

Kaşlarımı kaldırarak Görkem'e döndüğümde konuştuklarımızı duymamıştı sanırım. Sırıtarak Caner'e gol atmanın tadını çıkarıyordu.

Umursamaz bir şekilde omuz silktim. "Oradaki herkes gibi kavgayı izliyordur." diye mırıldandım. Olayın başka bir yerine çekilmesine gerek yoktu.

Kıvanç abim tek kaşını kaldırdı. "Sen kimseyi görmüyorsun Pamuk ama herkes seni görüyor."

Ne demek istediğini anlamayarak yüzüne baktım. Gülerek saçlarımı karıştırdığında ben de gülerek onun saçlarını karıştırdım.

Telefonuma bildirim geldiğinde alt dudağımı dişledim. Cidden telefonu sessizde kullanmayı öğrenmeliydim. 

Kıvanç abim göz kırptı ve telefonumu işaret ederek "Bunu sonra konuşucaz." dedi. Ardından parmaklarını tek tek kıtlatarak ayağa kalktı. "Şimdi pes'de yenmem gereken yeni biri var."

Şaşkınca abime baktım. Kıvanç abim pes çok nadir oynardı. Oynadığında da çok ciddi olurdu. Bu yüzden diğerleriyke çok kez kavga etmişti. Eğer gol yerse fena şeyler olurdu.

Hele de yabancı birine yenilirse çok fena olurdu.

*

Multi medyaya Görkem'i koydum ama belki yüklenmez diye buraya da bırakıyorum

Multi medyaya Görkem'i koydum ama belki yüklenmez diye buraya da bırakıyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

x♡

Pamuk Ama Prenses Değil (#Wattys2020)Where stories live. Discover now