• 0.6 •

64.9K 4.2K 936
                                    

•••

(Yayımlanma Tarihi: 19

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yayımlanma Tarihi: 19.09.2022)
•••

|Gökmen Kurt|

Yerdeki toprağın havalandığı o kısacık saniyede bir anda göğüsünün üzerin çöken ağırlık ile elindeki silahı hemen yan tarafa dayayarak, "Çakı!" diye gürledi. Yaklaşık 10 saniye kadar bir süre önce hemen sol tarafında yürüyen kardeşi iki el silah sesinden sonra yere düşmüş ve defalarca seslenmelerine rağmen bir türlü kendisine cevap vermemişti. Gözlerinin de kalbi gibi o anda karardığını hissetti. Ona bir şey olmamıştı değil mi?

Alabildiği az bir nefes ile, "Ömer!" diye kükredi. "Ömer cevap ver aslanım! Ömer!"

Boğazı yırtılırcasına bağırarak etrafı kontrol ederken kendisinin aksi tarafa düşen kardeşine tekrar tekrar seslenerek herhangi bir yanıt almayı diledi. "Ömer! Ömer!" Gözlerini sımsıkı yumup açarken gerilen kaslarını gevşetmek için hiçbir girişimde bulunmadı. Kaskatı kesilmişti, nefesi daralmış, göğüsü sancı ile birleşen ağırlıkla hiç olmadığı kadar kabarmıştı. "Yanına geliyorum aslanım! Bekle Çakı'm!"

Hareket etmek için yattığı taşın arkasında hareketlendiği esnada Arhan Yüzbaşının telsizden adını zikrettiğini duyarak çok kısa bir an duraklama yaşadı. "Gökmen! Hiçbir yere gidemezsin! Henüz ateş edilen yer saptanmadı. Yerinden hiçbir şekilde hareket etmeyeceksin! Bu bir emirdir!"

Hırsla silahını sırtına atarken tek eli ile mikrofonuna dokundu, bu sırada taşın arkasından çıkmak için doğru zamanı beklemeye başladı. "Onu açık hedef halinde mi bırakmamı istiyorsunuz! Asla! Asla kardeşlerimin canını o şerefsizlere yaktırmam!"

Meriç, "Komutanım, görüş olumsuz."

Onur, "Benim de görüşüm olumsuz komutanım."

Yasir, "Benim," diye telsize doğru mırıldandığı sırada saniyeler içinde bir el ateş sesi daha duyuldu. "Olumlu diyecektim komutanım. Artık temiz!"

Başını hafifçe sallarken öne doğru atılarak, "Aslanım benim." diye mırıldandı. Silahını sağlama alıp koşarak karşı tarafa geçerken sert solukları arasından kardeşinin adını zikretmeye devam ediyordu. "Ömer! Hadi aç gözünü kardeşim! Aç gözünü abim!" Saniyeler içinde yanan bedeni bir anda buz kesmişti. O Ömer'di. Kardeşinden bir farkı olmayan Ömer. Kan kardeşi Ömer. Çocukluğu Ömer. Canı Ömer.

Yanına yaklaşmaya başladığı an gözlerinin önüne düşen toprak zemindeki kanlar ile nefesinin bir anda daraldığını hissetti. Hepsi kardeşine mi aitti? Neresinden vurulmuştu? "Ömer'im! Abim!" Yanına çöktüğü esnada başından yere sızan kanı fark ederek, "Ömer!" diye bağırdı. Başından mı vurulmuştu? Olamazdı! Merminin giriş yeri sağ tarafında kalmalıydı. Başını sağında bulunan herhangi bir yara izi yoktu. Kabarıp sönen göğüsüyle birlikte kollarını Ömer'in koltuk altlarına yerleştirerek dikkatlice taşın arkasına yasladı. Sağ eli ile başını kucağının üzerine sabitlerken bedeninde aradığı kurşunun omzunun üzerinde olduğunu fark ettiği anda durakladı. Omzundan vurulmuştu ama başı da kanıyordu. Düştüğü sırada vurmuş ve bu yüzden başını da yarmış olmalıydı. Parmakları hızlıca karotis arterini bulurken parmak uçlarında hissettiği keskin atan nabzı ile eli ayağı boşalırcasına sırt üstü yere kapaklandı.

MÜNFERİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin