Bedenini öne doğru büktü ve koyu kahvelerini kısarak dudaklarını büyük bir yavaşlıkla alnıma dokundurdu. Tam da o anda midemin aniden kasıldığını hissettim. "Eğer benden istediğin gerçekten buysa, abin olurum." Sarfettiği sözler ile kulaklarımda bir...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
(Yayımlanma Tarihi; 13.10.2023) •••
| Vera Kurt |
Siz hiç evini 25 yıl sonra bulan biri ile karşılaştınız mı? Ben karşılaştım. Tam da umudumu yitirmiş, son nefesimi vereceğim anı kollarken bana gönderilen bu adamı bulmam, evimi ulaşmam tam 25 yılımı almıştı. Benim için, yaşadıklarıma rağmen seneler sonra bir anda hayatın bana gülümseyen gözlerle bakması mucize gibi bir şeydi. İnanılması güç ve gerçekliği sorgulanacak kadar eşsiz.
Yaklaşık birkaç saat önce elleri belime dolanmış, sert göğüsü yumuşak göğüslerime yaslı, bedenimi sıkı sıkıya saran kolları ile tek vücut halinde uykuya dalmıştık. Yanaklarımdaki kızarıklık ve göz kapaklarımdaki utancın ağırlı git gide varlığını belli etmeye başlasa da şimdilik bunların hiçbiri ile ilgilenmiyordum. Ben sevdiğim adama dün gece kendimi açmıştım. Bedenimi, duygularımı, ruhumu... Utancımın üzerini gölgeleyen, çekingenliği ince bir perdeyle örtmeye çalışan büyük bir heyecan vardı içimde. Kalbim göğüs kafesime dar geliyor, içim içime sığmıyordu. Mutluydum. Hiç olmadığım kadar mutluydum.
Yaşadıklarıma rağmen iyileştiğimi, daha doğrusu kendimi eşime açacak kadar iyileştiğimi farkına vardığım ve onunla bu özel dakikaları geçirebildiğim için içimde dur durak bilmeyen bir kutlama vardı. Ben yedi aydır evli bir kadındım, evet ancak bunu hiç şu an hissettiğim kadar hissetmemiştim. Bu duygu kesinlikle diğerlerinden daha baskın ve daha güzeldi.
Başımı boynunun hizasından kaldırmadan hemen önce sessiz birkaç nefes alarak gözlerimi sıkıca yumdum. Duş jeli ile özdeşen teni mis gibi kokuyordu. Kullandığı şampuan ve duş jelinin kokusuna o kadar aşinaydım ki, göreve gittiği ve gelmediği her gece yastığında bıraktığı o hoş kokusuyla saatlerimi daha kolay geçirebiliyordum. Hiçbir şey onun bir sobayı andıran sıcak ve sert göğüsünün yerini alamazdı ancak elimden geldiğince yanımda o varmış gibi hissetme isteğimin önünü alamıyordum.
Dün ve bugün, benim için iki ayrı sebepten unutulmaz anlara adım atıyordu. İlk sebebim, dün gecenin eşsiz büyüsü ve onunla paylaştıklarım iken, ikincisi ise bugün abim olan Yüzbaşı ile görüşmeye gidecek, onu görev öncesi uğurlayacak olmamdı. Adının geçtiği, abim olduğunu zihnimde dile getirdiğim her noktada bedenimi saran endişe tohumları, günler önce onunla görüşmeyi reddettiğimi ve göreve çıkacağı için ona bir şey olma düşüncesini sürekli öne çıkarıyordu. Verdiğim bu karardan pişman olmuştum.
Onu görmek zorundaydım. Aynı şey bana yapılsaydı diye düşünmeden edemiyordum ancak zaten asıl yapılan bana yapılmamış mıydı? Onu suçlamıyordum, hayır bunu yapmıyordum ancak olabilecek her türlü kötülükten de kaçınmaya çalışıyordum. Yüzbaşı iyi bir adam olabilirdi ancak Gökmen ile olan sürtüşmelerinden de bütün karargah haberdardı. Korkumun en büyüğü, bu durumun içine beni dahil ederek Gökmen'i çıkmaza sürükleyecek bir hamle yapma ihtimali olmasıydı. Bunlar benim kuruntularım ya da uçarı düşüncelerim de olabilirdi tabii ancak ihtimalleri göz ardı edip ona bir şey olmasına, acı çekeceği bir duruma düşmesine ya da beni ondan ayırmaya çalışmalarına nasıl dayanırdım?