Bedenini öne doğru büktü ve koyu kahvelerini kısarak dudaklarını büyük bir yavaşlıkla alnıma dokundurdu. Tam da o anda midemin aniden kasıldığını hissettim. "Eğer benden istediğin gerçekten buysa, abin olurum." Sarfettiği sözler ile kulaklarımda bir...
Zaman tıpkı su misali akıp gidiyordu. Hamileliğimin on üçüncü haftası sorunsuz bir şekilde bitmek üzereydi. Genel olarak iyiydim ancak sağlık ve duygu durumumda haftadan haftaya irili ufaklı değişiklikler hissediyordum. Özellikle son birkaç gündür baş dönmelerim, göz kararmalarım ve sabah bulantılarım büyük ölçüde azalmıştı. Ne yazık ki bu duruma sevinemeye fırsat bile bulamadan tüm bunların yerini uyku artışlarım, yüzümün belirli bölgelerinde çıkan ufak tefek akneler ve çok sık tuvalete gidişlerim almıştı.
Zaman ilerledikçe dertlerim de, problemlerim de artmaya devam ediyordu. İlk olarak Gökmen'in her sabah uyandığında gördüğü yüzü hesaba katacak olursam, yüzümde yer edinen akneler ve dağılıp birbirine giren saçlarım sebebiyle kendimi çok çirkin hissetmeye başlamıştım. Bu durum psikolojikti. Evet, biliyordum ancak yine de yalnızca bilmekle bu durumun üstesinden gelemiyordum. Yavaş yavaş almaya başladığım kilolar, kıyafetimin bedenime tam oturmasına ya da fermuarlarımın zar zor kapanmasına neden oluyordu. Gereksiz bir çaba içinde olduğumun ve Gökmen'in bu durumdan rahatsız olmadığının da farkındaydım ancak kendimi sürekli ona beğendirme isteğimden kendimi alıkoyamıyordum.
Bedenimdeki tek değişim kilolarım da değildi. Göğüslerimde hassasiyet ve şişlik, belimde ve sırtımda ufak tefek ağrılar ve karnımda minicik bir şişlik bile oluşmaya başlamıştı. Tabii ki haftalar ilerledikçe oluşan değişimlerin hepsi kötü değildi, iyi şeyler de vardı. Mesela artık enerjim daha da artmaya ve günlük aktivitelerime daha rahat adapte olmaya başlamıştım. Temizlik yapabiliyor ve Gökmen'in olmadığı zamanlarda ev işlerini çabucak halletmeye çalışıyordum. Aslında bu konuda bana hiçbir kısıtlama getirmiyordu. Ağır kaldırmadığım ve bedenimi zorlayacak hareketler yapmadığım sürece günlük hayatıma devam etmeme o da destek oluyordu ama ben yine de beni çok dolaşırken görsün istemiyordum.
Bir hafta önce bacağımın arka tarafında bulunan dikişlerim alınmış ve ben kısıtlı hareketlerden kurtularak tamamen özgürlüğüme kavuşmuştum. Abim ise aynı süre zarfında kendi evine geçmiş ve gitmeden önce Zeynep ile aralarında olan durumun netleştiğini söyleyerek en kısa süre içinde onu benimle tanıştırmak istediğini belirtmişti. Ve bunu söylerken öyle mutlu görünüyordu ki. Dakikalarca Zeynep'in görünüşü hakkında bana methiyeler sıralasa da aslında bunların hiçbirine gerek yoktu. Çünkü ben onları görmüştüm. Bir buçuk hafta önce, bizim evde. Gökmen ile bir saat kadar uyuduktan sonra abimin bir ihtiyacı olup olmadığını sormak için salona uğramıştım ancak onu en son bıraktığım yerde bulamadığım için son çare ona verdiğimiz odaya bakmak zorunda kalmıştım. Ve onları görmüştüm. El ele.