• 1.8 •

61K 3.8K 1.3K
                                    

•••

(Yayımlanma Tarihi; 07

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yayımlanma Tarihi; 07.12.2022)
•••

| Vera Atlas |

Elimde tutmuş olduğum tepsideki, özenle yaptığım poğaçaları geniş ve derin bir kaba koyarak köşeye bıraktığım kapağı kabın üzerine sabitledim. Bugün Asaf Bey'in yanına, kaçırdığım randevumu telafi etmek için uğrayacaktım ve bu sefer de saati kaçırmamak için bir hayli hareketli davranıyor, eve geldiğimde tekrar mutfağa girmemek için kendime aperitif bir şeyler hazırlıyordum. Randevudan oldukça geç haberi olan Burcu abla mecburi bir görevlendirmede, Ömer Bey ve Gökmen Üsteğmen de üstlerinin emri ile şu anda uzun bir antremandaydı. Engin abi, kahvaltısını yapar yapmaz evden ayrılmış ve kapıda benim güvenliğim için bekleyen askerlere beni Asaf Bey'e götürmesi için bir konum ve saat verdiğini söylemişti ancak evdeki hesap her zaman olduğu gibi çarşıya uymamıştı.

Hızlıca hazırlanmış, hayatımın biraz da olsa düzene girdiğini umarak araladığım kapı, açtığım anda dumura uğramama, şok içinde sarsılmama sebep olmuştu.

Kapımın önündeki eşikte, yerde bir bıçak ve küçük, beyaz bir kağıt parçasını vardı.

Henüz eşikten dışarıya adımımı atamadan art arda, ayaklarını yere vura vura merdivenleri tırmanan bir ses, bedenime yayılan panik dalgasıyla zihnime büyük bir şok etkisi yaratmış, açtığım kapıyı titreyen ellerimle olabildiğince büyük bir hızla kapatmaya çalışmama sebep olmuştu. Bir el önce kapının arasına, ardından da kapının arasından içeri süzüldü. Gözlerim bedenimi esir alan panik dalgası ile kocaman aralanırken yalnızca deri ceketini gördüğüm adamın içeriye soktuğu kolunu kırarak boğazımı kavraması, aniden ellerimdeki ve dizlerimdeki gücün çekilmesine sebep oldu. Dudaklarım boğazımdaki baskı sayesinde bir miktar oksijen için aralanırken nefes almam bir hayli zorlaşmış, tenim de yüzüm gibi hızla kızarmaya başlamıştı.

"Ziya Bey'in selamı var!"
Duyduğum isim bütün bedenime şiddetli bir elektrik dalgası yayılmasını sağladı. Bir insan kendisinden nefret eden babasının emri ile can verebilir miydi? Böyle mi ölecektim? Savaşmadan, direnmeden, ilk zorlukta teslim olarak mı ölmek istiyordum? Burada kaldığım süre zarfında öğrendiğim bir şey varsa o da pes etmemem gerektiğiydi. Biz sustukça, kaçtıkça onlar kendilerini güçlü sanıyor, daha fazla üzerimize geliyolardı. Biz güçsüz değildik!

Gözlerim, ciğerlerime bir süredir ulaşamayan nefes yüzünden git gide kısılırken ayaklarım ile öne doğru atılarak önce kolunun kapıya sıkışmasına ardından da kesik, acı dolu bir inleme ile kolunu kendisine çekmesine sebep oldum. Kapıya yüklenmesini beklemediğim için sertçe ittirdiğim kapıda bir süre boyunca onunla savaş vermek zorunda kalsam da galip gelen bu sefer ben olmuştum. Pes etmeye, gücümün tükendiğinden emin olmaya yakın demir kapıdan gelen adım sesleri onun boşluğuna gelmiş ve benim atağım ile aniden geri çekilmesine sebep olmuştu.

MÜNFERİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin