• 5.1 •

52.2K 3.9K 1.3K
                                    

•••

(Yayımlanma Tarihi; 13

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yayımlanma Tarihi; 13.03.2024)
•••

| Vera KURT |

Bir kadın anne olduğunu, eşinden ve kendisinden bir parça taşıdığını öğrendiğinde ilk ne yapardı? Ben içimde havai fişekler patlarken bile bunu dışa yansıtamayacak kadar şok içindeydim. Evet, bir bebeğimiz olabileceği düşüncesi bile ayaklarımı yerden kesiyordu ancak az önce öğrendiklerimden sonra beklediğimin aksine bir değil, iki bebeğimizin olması... Bu çok büyük bir hediyeydi ve bana verilmişti. Hayır, hayır bize. Şu anda sadece orada olduklarını öğrenmekle bile ayaklarımın yerden kesildiğini, bulutların üzerinde çıplak ayaklarımla koştuğumu hissediyordum. Onları kucağıma aldığımda ne yapacaktım?

Bizim ikiz bebeklerimiz olacaktı!

Göğsümde kutlama niyetine büyük bir curcuna vardı ve bu benim kalp atışlarıma da etki ediyordu. Nefes alış verişlerim sıklaşarak dudaklarımda önünü arkasını alamadığım kocaman bir tebessüm filizlendirdi. Yutkundum. Ben anne olacaktım. Biz zamanla çok büyük bir aile olacaktık.

Gökmen'in tam üç kez aralanıp kapanan dudaklarını ve sandalyesinin kol kısımlarına yaslanan elleriyle doğrulmaya çalıştığını görmüştüm ancak onun da dili lâl olmuş, eli ayağı birbirine dolanmış gibiydi. Ağzından tek kelime çıkmıyordu. Doktorun yüzündeki gülümseme ise yavaşça silinmeye ve tam tersi bir ifadeye bürünmeye yüz tutmuştu. Şaşkınlığımızı yanlış yorumlaması ve bunun istenmeyen bir gebelik olduğunu düşünmesi an meselesiydi. Şokta kalma süremizin uzunluğuna bakılırsa hakkı vardı.

Çünkü Gökmen'in birinden bile haberi yokken şu anda rahmimde minicik ikiz bebeklerimiz vardı. Tepkisini son derece normal karşılıyordum çünkü birinden şüphelenen ve varlığından emin olamayan ben bile ikincisini duyduğumda aynı şok belirtisini tatmıştım.

Gökmen'in sandalyesinden zar zor kalktığını ve yatağa uzattığı eli ile parmaklarımı sıkıca kavradığını hissettim. Bakışlarım hızlıca yüzüne ve sendeleyen bedenine çevrildi. Gülümsüyordu. Hızla kabarıp sönen göğsünü kontrol altına almaya çalışırken parmaklarını saçlarının arasına daldırmış sık nefeslerinin arasında gülümsüyordu. Hem de güzel gamzeleriyle. Heyecanını, hissettiği mutluluğu yüzünden anbean okuyabiliyordum. Büyümek için yanıp tutuşan gülümsemesini bastırmak ve konuşmak için alt dudağını ısırdığının yanı sıra kirpiklerindeki nemi de görüyordum. Ağlamıyordu, değil mi? "Biz... Karımla ben..." Boğazını art arda tam iki kez temizledi. Sesini bulmaya ve zihnini toplamayıp düzgün bir cümle kurmaya çalışıyor olmalıydı. "Onları duyabilir miyiz? Lütfen. Yalnızca on saniye bile yeterli. Sadece... onları duymak istiyoruz."

MÜNFERİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin