• 4.3 •

85.7K 5.7K 2.9K
                                        

•••
🇹🇷'Bir ölür, bin diriliriz.'🇹🇷
❤️‍🔥 Cumhuriyetimizin 100. Yılı Kutlu Olsun! ❤️‍🔥
•••

 Yılı Kutlu Olsun! ❤️‍🔥•••

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Yayımlanma Tarihi; 30.10.2023)
•••

| Vera Kurt |

İnsanlar, yoklukla sınanmadan elindekilerin değerini anlamazmış ve bunu birinin ağzımdan duymak farklı, yaşamak çok daha farklı bir duyguymuş. Yokluğunu çektiğim, yanımdaki varlığını aradığım beden, benden bugün itibariyle tam 16 gündür uzaktaydı. Hâlâ bir haber kırıntısına bile ulaşamamıştım. Nasıl olduğunu, görevin daha ne kadar süreceğini bilmediğim için merak içinde kıvranan bedenim son günlerde daha bir huzursuzdu.

Geçen hafta, laptobun kırılan parçası sandığım o küçük, plastik parçanın dinleyici olduğu gerçeği ile karşı karşıya kalmış ve Ömer abinin birilerini araması ile evimizde detaylı bir arama yapılmıştı. Her oda, her alan titizlikle aranmıştı. Ömer abi, hassasiyetimi bildiğinden olsa gerek odamıza kadın bir asker girmesini istemiş ve benim de ona eşlik etmem için beni yönlendirmişti. Yatak odamızda ya da evimizin hiçbir yerinde bilgisayarda bulunan böcekten ya da başka bir cihazdan bulunamamıştı. Bu güzel bir haberdi ancak Ömer abi her ne kadar bana yansıtmamaya çalışsa da bu durumdan aşırı derecede huzursuzdu.

İkinci güzel haber ise laptobu sadece tarifler için mutfağa götürmüş ve onun haricinde salondan hiç çıkarmamış olmamdı. Yaşadığımız o özel anlarda ağzımızdan çıkan sesleri ve kelimeleri bizim dışımızda başka birinin duyma düşüncesi bile utanç ve huzursuzluğun gölgesindeki bir elin göğüsümü dövmesine neden oluyordu. Bu laptobu ve telefonu bana hediye eden kişi Engin abiydi ancak bunu neden yaptığı hakkında hâlâ hiçbir fikrim yoktu. Bunu yaparken ne düşünmüştü, nasıl bir gerekçeye sığınmıştı bilmiyorum ama neye sığınırsa sığınsın mahremiyet diye bir şey vardı ve bu yaptığı gerçekten çok ayıptı.

Günün büyük bir kısmını Gökmen'e ait olan, onun parfümünün kokusuyla özdeşen diğer odada geçirdiğimden olsa gerek, adımlarım yine bedenimi onun odasına yönlendirdi. Yokluğunda ona ait olan, onu hatırlatan bir şeylerle vakit geçirmek aşırı derecede hoşuma gider olmuştu. Sanki onun yokluğunu daha az hatırlıyor, vaktimi daha hızlı geçirmeme yardımcı oluyor gibi hissediyordum.

Birbirini kovalayan adımlarım, odasından içeriye adım attığı anda sağ taraftaki küçük kitaplığı ile karşı karşıya kalırken, gözlerim bir an için karşı duvara dayalı yatağında bedenini anımsar gibi oldu. Burada olması için her şeyimi verebileceğim gerçeği bir kez daha yüz yüze geldim. Anne ve babasız büyüyen, başka ellerde istenmeyen durumlara maruz kalan bir kız çocuğu olarak ona bağlanmamı oldukça normal karşılıyordum. Benimle ilgileniyor, sınırlarıma saygı gösteriyor, merhamet duygusunu hissettiriyor ve bana değer veriyordu. Bir kızın ya da bir kadının bunda başka istediği ne gibi bir şey olabilirdi ki? Sadece sevgi, saygı ve merhamet. Bunların üçü de onda fazlasıyla mevcuttu.

MÜNFERİTWhere stories live. Discover now