• 4.8 •

55.7K 4.5K 2K
                                    

•••

(Yayımlanma Tarihi; 22

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yayımlanma Tarihi; 22.01.2024)
•••
🌟 (Yıldızımızı parlatalım.) 🌟

| Gökmen KURT |

Özlem, pembe şafak gibidir.
Şafaktan sonra güneş doğar.

Zayiatsız ve istenilen şekilde tamamlanan operasyon sonrası, planladıkları varış noktasında helikopterin kendilerini almalarını beklerken bir köşeye çekilmiş, göğüs cebine sıkıştırdığı fulardaki güzel kokuyu solumaya çalışıyordu. Yirmi dört saatlik bir zaman dilimi, güne vurulduğunda yalnızca bir rakamı elde ediliyordu ancak kendi nazarında özlem dolu geçen tamı tamına bin dört yüz kırk dakikaydı.

Eve varmak için can atan tarafının yanında, eve vardığında onu hissettirecek olduğu burukluğu da omuzlarına yüklemişti. Yüzünün hali pek iç açıcı değildi ve Vera'nın vereceği tepkiyi az çok tahmin edebiliyordu. Haksız da sayılmazdı. Gözüne her ne kadar soğuk uygulama yapsa da morluklar hala yerli yerindeydi ve beş saatte ancak bu kadar kendisine getirebilmişti. Henüz yeni iyileşen kaburgalarında küçük bir sızı ve her hareketinde sağ omzunda beliren keskin bir ağrı mevcuttu.

Önemli bir şey değildi, biliyordu ama tamamen acısının dinmesi için zamana ihtiyacı olduğunun da farkındaydı.

Vera, eğer bir kayalığın arkasına geçip kendisini ve yüzünün büyük bir kısmını bu hale getiren kişinin abisi olduğunu bilse aralarında ciddi anlamda büyük bir soğukluk oluşabilirdi. Neyse ki bu durum, ölene kadar aralarında bir sır olarak kalacaktı. Ayrıca -her ne kadar Yüzbaşı kadar olmasa da- attığı birkaç yumruk sebebiyle Yüzbaşının kaşını ve dudağını patlatan da, sağ gözünün altında kocaman bir kızarıklık bırakan da kendisiydi.

Zamanında haksız yere kendilerine kök söktürdüğü için attığı birkaç yumrukla rahatlamış olması ise inkâr edilemez bir gerçekti.

Her ne kadar aksini iddia edeceğinden emin olsa da Yüzbaşı, bu görev ve plan sayesinde içinde kendisine ait ne kadar kötü duygu varsa atma imkanını elde etmişti. Yüzüne attığı her bir yumrukta, görev adı altında olan bu durumun abilik duygusunun baskınlığı ile ilerlediğini çok geçmeden kavramıştı. Hissettiği acı veren duyguları göz önüne aldığında, yüzüne yediği darbelerden bir an bile olsun rahatsız olmamıştı. Çünkü bu vesileyle içini döküyor olması, aralarına çekmiş olduğu son setin kalkması için sözsüz ve oldukça makul bir anlaşmaydı.

Fuları avuçlarının arasına hapsedip yeniden burnuna götürmeden hemen önce bakışları, kendisinden iki metre kadar ileride, küçük bir kayaya sırtını yaslayan Arhan'a, ardından da büyük bir dikkatle elinde çevirip durduğu siyah dolma kalem'e düştü. Başta oldukça sıradan gelen bu durum, dudaklarında oluşan belli belirsiz kıvrımı fark ettiği anda sebepsizce duraklamasına neden oldu. Dikkatini çekmişti.

MÜNFERİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin