• 1.2 •

66.1K 3.9K 1K
                                    

•••

(Yayımlanma Tarihi: 28

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yayımlanma Tarihi: 28.10.2022)
•••

|Vera Atlas|

Bazı zamanlar bir pencerenin önünde saatlerce durup evlerin birbirini sıkıştırdığı halde ağaçların dallarının izin verdiği kadarıyla sadece gökyüzünü izleyerek bütün dertlerinden, sonu gelmeyen sorunlarından, geçmişimden ve binbir çeşit keşkelerden o saatler içinde kurtulan bir insan tanıdınız mı hiç? Ben tanıdım. Kendimi.

Yalnızlığın, çaresizliğin ve aslında her düştüğünde, yara aldığında, canın yandığında seni o kör kuyulardan çekip çıkarması beklenilen aile fertlerinden, gölgesi yeter dedikleri babanın aslında nasıl seni o kuyuya atıp kaçacağını, senin kendinden iğrenme ve tiksinme sebebin olacağını, seni binbir çeşit korku sahibi, paranoyak ve bitik bir psikolojiye büründüreceğini çok iyi kavradım. Öğrendim, yaşadım ve hazmetmeye çalıştım. Olmadı. Yapamadım.

Her kötü olayın arkasından gelen iyi bir olay olduğuna dair bir söz duymuştum ancak buna şimdiye kadar hiç inanmamış, sadece söylenilmek için söylenilen bir söz olduğuna dair aklımda bir dize kelimeyi onlarca farklı ipe dizmiştim. Yanılmışım. Daha önce kafamda umutsuzca kesinleştirdiğim ve hiç değişmeyeceğine inandığım bir konuda yanılacağıma, üstelik bunun için mutlu olacağıma asla ama asla inanamazdım. İtiraf etmeliyim ki yanılma duygusunun beni bu denli mutlu edeceğine de ilk kez şahit olmuştum.

Bazen, yanılmak güzeldi.

İlk başlarda zor zamanlar geçirerek olaylarla hiç alakam olmadığı halde suçlandığım, defalarca sorguya çekilerek kan ter içinde kaldığım, kendimi inandırmak zorunda olduğum ve bunun için bütün benliğimle çabaladığım anlar yaşasam da boynumu çevirip geçmişime şöyle bir uzaktan bakınca onların yanında yaşadıklarımın geçmişimle kıyaslanamayacak kadar sancısız, acısız ve az yorucu olduğu kanaatine varmam zor olmuyordu.

Onlar, içinde oldukları her şeyi güzelleştiriyorlardı.

Bana ailem dediğim adamın yapmadığı iyiliği, göstermediği merhameti ve hissettirmediği sevgiyi hissettiriyorlardı. Bana inanıyor ve benim için çabalıyorlardı. Üstelik, onlar ailem dediğim o adamın yanında bana tamamen yabancı olan insanlardı.

Merhamet, öyle ağır bir duyguydu ki her hafif kalpte barınamıyordu.

"Vera, salondaki konsolun en alttaki çekmecesinden sarı servis takımlarını çıkarabilir misin?"
Kulaklarıma ilişen Burcu ablaya ait sesle bakışlarım dalların arasından cenneti vaadeden bembeyaz bulutların arasındaki gökyüzünden ayrılırken sessiz bir iç çekerek zihnimin çalkalanmasına sebep olan o enkaz düşünceleri aklımın en ücra köşesine fırlattım.

MÜNFERİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin