1

19.6K 1.9K 3.6K
                                    

🐺~ Bol yorum bekliyorum yoksa küserim

"Günaydın çocuklar!" Sarışın genç, yorgun bedenini kafeteryadaki masalarına attığında gözler ona dönmüştü.

"Günaydın Felix. Dersin mi var şimdi?" Chan, masanın üstündeki kitaplara bakarken konuştu.

"Maalesef hyung. Gitmeden sizi bir göreyim dedim."

"İyi yapmışsın şekerim." Jisung arkadaşının omzuna kollarını dolayıp ona sarılmıştı. Felix güldü. "Jisung sırnaşıp durma ya. Koştum, nefes alamıyorum zaten."

Jisung kollarını çekse de bu sefer kafasını yaslamıştı arkadaşının omzuna. Tekrardan masada dönen sohbeti dinlemeye döndü.

Changbin, tek elini masaya koymuş, belirli bir ritimde oynatıyordu. "Oğlum, sunumu iki günde nasıl yetiştireceğiz?"

Minho geriye yaslandı, omzularını silkti. "Hallederiz, bu kadar kasma."

"Sen kadınla seviş dur amına koyayım. Halledersin tabii." Changbin cıkcıklayarak geriye yaslandı. Minho sırıttı. "Bu kadar dayanılmaz olmam benim suçum değil."

Jisung ise gözlerini devirmişti. "İğrenç." Dedi delici bakışlarını 'arkadaşına' gönderirken Minho sadece sırıtmaya devam etti. Sonrasında yanındaki camı açtı. Pantolonunun cebinden sigara paketini çıkarıp içinden bir tane aldı ve dudaklarını süslemesine izin verdi.

"Ben gideyim artık. Sonra görüşür müyüz? Bugün bir planınız var mı?"

Changbin kafasını iki yana salladı. "Ben ve Minho sunum yapacağız, şu iki gün yokuz."

Jisung kafasını kaldırıp ayaktaki Felix'e döndü. "İstersen bize gidelim."

Felix onu onayladı. Diğerlerine de el salladıktan sonra dersine gitmişti. Jeongin, elindeki telefondan kafasını kaldırdı ve uzaklaşan Felix'e baktı. "Ders saati geldi mi ya. Of ne çabuk!"

Hyunjin, yanında oturan bedenin saçlarını karıştırdı. "Senin de mi dersin var?"

Jeongin kafasıyla onu onayladı ve ayağa kalkarak çantasını aldı. "Senin de var hyung."

Hyunjin büyümüş gözlerle ona baktı. "Bugün günlerden ne?"

"Salı gerizekalı arkadaşım." Minho boştaki eliyle onun ensesine vurdu.

"Hassiktir ya!" Grup gülerken Hyunjin de Jeongin'in peşinden ayaklanmıştı. "Pişt, Jeongin bir kalem versene!"

Onlar uzaklaşırken Changbin de ayaklandı. "Hadi abi, hadi. Şu sunuma başlayalım bir an önce."

Minho henüz yarısında olduğu sigarasının dumanını havaya üfledikten sonra yanındaki Chan'a uzattı. Chan boşa gitmesin diye ince dalı ondan almıştı. Dudakları arasına koyduktan sonra kalkan ikiliye el sallamıştı.

Ardından Jisung da kalkmıştı. "Ben de Seungmin'in yanına gideyim bari dersim kalmadı."

"Bırakayım mı?"

"Gerek yok Chan hyung. Teşekkürler yine de."

Chan başıyla onu onaylayıp telefonuna geri döndü. "Dikkat et."

Jisung, "Tamam" diyerek çantasını aldı. Çoktan kafeteryadan çıkan ikilinin arkasından ilerlemeye başladı. Onlar kütüphaneye giderken kendisi ise yarı yolda ayrılıp kampüsten çıkmıştı.

Ertesi gün yine birliktelerdi. Sekizi birden Chan'ın evinin oturma odasında oturuyorlardı. Yorucu bir okul gününü geride bırakmış, yemek yemişlerdi.

They say 'FrIeNdS'/ MinsungWhere stories live. Discover now