21

10.7K 1.5K 1.7K
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol.
Oy sınırı: 315
Yorum sınırı: 400
Insta: jinijinijiniret

Jeongin'in tuvaletten dönmesini Hyunjin tek başına beklemişti. Diğer herkes uçağa çoktan binmişti. İkisi yan yana oturduğundan pek bir sorun teşkil etmeyeceğini düşünseler de uçağa bindikleri an kalabalıkta yerlerini bulmakla uğraşmışlardı.

En sonunda yerlerini buldular. Jeongin cam kenarına oturmuştu. Onun yanında Hyunjin, Hyunjin'in yanında ise tanımadıkları yaşlı bir teyze oturuyordu. Ellerini göbeğinin altında birleştirmiş yanındaki Hyunjin'e, eltilerinden başlayarak tüm sülalesini anlatırken uçağın kalkmasını bekliyordu.

Bu sırada Jisung da cam kenarına oturmuştu. Yanında annesi, onun yanında ise babası vardı. Koridorun diğer tarafındaki koltukta da en dışta Changbin oturuyordu. Jisung'ın babası Changbin'le derin bir sohbete girmişti. Changbin'in yanındaki Minho ise ayakkabılarını bağlamak gibi saçma bir mazeretle öne doğru eğilmiş, gözlerinin önüne gelen saçlarının arasından başını boynuna taktığı mor boyun yastığına yaslayarak çoktan uyuklayan Jisung'ı izliyordu.

Felix ise Minho'nun diğer yanında, cam kenarında oturuyordu. Hemen arkalarında ise anne ve babası vardı.

"Öyle işte, sonra bu gudubet bize bir büyü yaptı, görmen lazım! Evdeki yatağımın altına sokmuş yılan."

"Hiiiii ne büyüsüymüş?" Hyunjin ilgiyle yanındaki teyzeyi dinlerken bir yandan da yorumlar yapmaya başlamıştı hikayeye. Heyecanlı feromonları ve gülle karışık sert ud ağacı kokusu yavaş yavaş yükselmeye başlarken Jeongin de fırsattan yararlanıp Hyunjin'in omzuna koymuştu başını. Bu sırada gerekli anonslar yapılmış, uçak yavaştan kalkışa geçmişti.

Bir saat kadar kısa bir yolculukları vardı. Çoğu bu zamanı uyuyarak geçirirken Minho kafasındaki yüzlerce şeyi düşünerek, Hyunjin, yanındaki teyzeyle dedikodu yaparak, Felix ise cama doğru yaslanmış, bulduğu güzel bir açıyla Changbin'i izleyerek geçirmişti.

"Eşi ne dedi?"

"Kız eşi ondan da beter! Aileyi soyup soğana çevirdi vallahi!"

"İnanmıyorum!"

Hyunjin elini ağzına kapatarak abartılı bir tepki verdiğinde teyze alt dudağını ısırmış başını iki yana sallamıştı ellerini dizlerine vurarak. "İnan, inan. Tarlaları bile satmış."

"Püü yazıklar olsun."

Böyle böyle biten yolculuklarını, kısa bir minibüs yolculuğu daha, ardından eşyaları evlere yerleştirme faslı takip ederken herkes iyice yorulmuştu. Öğle yemeğinden önce millet evlere dağılmış, birkaç saatlik güzel bir uyku çekmişlerdi.

Şimdi ise hazırlanmışlar ve dışarıda yemek için evlerinin önündeki yolda buluşmuşlardı. Felix, beyaz tişörtün altına giydiği yüksek belli sarı eteğini herkes göstermek adına en önde yürüyordu. Parlak sarı saçlarıyla mükemmel bir uyum oluşturmuş, adeta bir güneş gibi bizimkilere yol gösteriyordu.

Jisung, annesinin kolundan çıkıp arkadaşının yanına gitmek için hızlanmıştı. Felix'in yanına geldiğinde ise omzuyla onu dürtüp "Bu tatil Changbin'i tavlamaya kararlısın bakıyorum." diye takılmıştı.

Felix ise gülümsedi. "Bu sefer silahlarım çok güçlü." Jisung başıyla onayladı. "Onu anladık canım."

Felix ise arkasını dönüp bir bakış atmıştı diğerlerine. Elleri ceplerinde yürüyen alfaya baktı. Ardından tekrar Jisung'a döndü. "O değil de, bu yaz bir sürü etek getirdim yanımda. İstersen sana da verebilirim."

They say 'FrIeNdS'/ MinsungWhere stories live. Discover now