33

11.5K 1.5K 1.6K
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol.
Oy sınırı: 428
Yorum sınırı: 500

Jisung, duyduğu kelimelerle kollarını Minho'nun boynuna dolamış ve ona sıkıca sarılmıştı. Gözyaşları bu sefer, bütün vücudu büyük bir rahatlama içine girdiği için akmaya başlarken Minho da güçlü kollarını omeganın beline sarmıştı.

Omega sakinleşene kadar öylece durdular sadece. Minho dudaklarını Jisung'ın boynuna bastırmış ve derin kahve kokusunu ciğerlerine çekmişti. Ardından beklemeden ellerini Jisung'ın baldırlarına indirip onu kucakladı ve koltuğa yürüyüp oturdu.

Jisung şu an o kadar mutluydu ki, vücudundan yükselen şeftali ve lotus çiçeği kokusu buram buram hissediliyordu şimdi. Alfa gözlerini kapattı; o, kokuyu içine çekerken Jisung da kollarını gevşetmiş ve hafifçe gerilemişti. Yüzleri hizalandığında Minho dudaklarını araladı. "Bu koku..." diye başladığı cümleyi Jisung burnunu çekerek onaylamıştı. "Evet." dedi. "Bebeğimizin kokusu." Bu kelimeyi böyle sesli bir şekilde Minho'ya dile getirmek içini kıpır kıpır yapmıştı gencin.

Alfa gözlerini açtı ve Jisung'ın ağladığı için kızaran burnuna ufak bir öpücük bıraktı. "Çok güzel." diye mırıldandı. Bazı şeyleri hala konuşmaları gerekiyordu ancak erteleyebilirlerdi. Şu anda sadece ikisi vardı, birleşen dudakları vardı.

Jisung'ın yine ağladığı için sıcacık ve kuru olan dudakları Minho'nunkilerle ıslandı. Alfa olan rahatlatıcı feromonlarını daha çok salgılamaya başlarken kısa öpücüğü bitirdiler. Jisung başını Minho'nun boyun girintisine yasladı. "Ne zaman öğrendin bunu?" diye sordu Minho. Sabah bıraktığı, hala koltukta olan testi eline alarak.

Jisung da bakışlarını alfanın elindeki teste indirdi. "Geçen hafta, tatildeyken." diye söyledi. "Buraya gelir gelmez emin olmak için bir doktora gittik, fotoğrafı da o zaman aldım."

Fotoğrafın yokluğu ikisinin de o zaman aklına gelmişti. "Ah, fotoğrafı evde bıraktım!" Minho konuştuğunda buna mütemadiyen telefonu çalmıştı. Cebinden çıkarıp aramayı cevaplayarak kulağına götürdü. "Efendim?"

"MİNHO SENİN AMINA KOYAYIM BEN!" Chan'ın sesi öyle yüksekti ki Jisung bile duymuştu onu. Minho telefonu kulağından uzaklaştırıp yüzünü buruşturdu. "Chan-"

"AY BAYILACAĞIM ŞİMDİ, KİMİ HAMİLE BIRAKTIN PUŞT!"

"Chan bir saki-"

"BEN BİLİYORDUM AMA, BİR GÜN BAŞIMIZA GELECEĞİNİ BİLİYORDUM! SİKİNE SAHİP ÇIKAMADIN! HADİ ONA ÇIKAMADIN? OROSPU ÇOCUĞU MENİLERİNE NİYE SAHİP ÇIKMIYORSUN LAN?"

Jisung artık gülmeye başlarken Chan, telefonun ardından masanın üstündeki fotoğrafa bakıp bir elini başına koymuştu bayılırcasına.

"Fotoğrafa sakın bir şey yapma, Jisung'a getir, oradayım şimdi, gelince anlatırım."

"LAN JISUNG NE ALAKA!?" Chan bağırmaya devam ederken Minho telefonu onun suratına kapatıvermişti, koltukta uzak bir yere fırlattı ardından. Jisung hala gülmeye devam ederken başıyla onaylamıştı. "Çok haklı, menilerine sahip çıkmalıydın aptal alfa."

Minho'nun dudakları arasından ufak bir kıkırtı kaçtığında Jisung da kafasını kaldırdı. Minho'nun dudaklarına küçük küçük birkaç kelebek öpücük bıraktığı sırada kapı alacaklı gibi çalınmaya başlamıştı.

Jisung Minho'nun kucağından inerek kendini koltuğa bıraktı, Minho ise ayaklanıp kapıya baktı. Chan, alnından akan ter damlasını elinin tersiyle silerken nefes nefese içeri girmiş, elindeki fotoğrafı sertçe Minho'nun göğsüne bastırmıştı.

They say 'FrIeNdS'/ MinsungWhere stories live. Discover now