37 (M)

16.8K 1.3K 2.3K
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol.

Jisung, derin bir nefes vererek önündeki dolaba bakıyordu.

Minho evde değildi, markete gitmişti. Omega ise oldukça gergin ve stresliydi. Çünkü alfanın rut dönemine birkaç gün kalmıştı ve mühür meselesini hala konuşmamışlardı.

Minho'nun ona olan davranışları Jisung için büyük bir yeşil ışık olsa da hala emin olamıyordu genç omega. Ancak yine de bir şeyler yapmak istiyordu artık. Eli kolu bağlı yalnızca beklemek onu fazla strese sokuyordu ve bebeği için endişelenmesine sebep oluyordu.

Dolapta aradığı şeyin olduğunu biliyordu ancak heyecan ve reddedilme korkusu sarmıştı bedenini.

Tam o anda ona yardımcı olan bir şey olmuştu. Bebeğinin feromonları yükselirken gülümsedi ve elini karnına koydu. "Evet bebeğim," dedi kendi kendine. "Babaya bir sürpriz yapacağız."

Ardından ayaklanıp dolabın kapağını açtı.

--

Minho, akşamüzeri elinde birkaç poşetle dönmüştü eve. Arabayı kilitleyip taşların ayakkabısının altında ezilirken çıkardığı sesler eşliğinde bahçeye, ardından da eve girmişti.

İlk katın karanlık olmasıyla kaşlarını çatsa da omeganın uyuduğunu düşünmüştü. Bu yüzden sessizce içeri girip kapıyı kapattı ve mutfağa doğru ilerledi.

Elindeki poşetleri bıraktıktan sonra ellerini yıkadı ve poşetleri yerleştirdi. Bunları yaparken de sessiz olmaya çalışıyordu.

Ancak merdivenleri çıkmaya başladığında yatak odalarının kapısının altından süzen sarı loş ışıkla kaşlarını çattı. Normalde beyaz ışık yanardı çünkü.

Adımlarını yavaşlatıp aralık kapıyı açtığında ise karşılaştığı manzara donup kalmasına sebep olmuştu. Yutkunmaya bile güç bulamadı. Dudakları aralanmıştı sadece.

Jisung, yalnızca Minho'nun beyaz gömleklerinden birini giymiş, alttan iliklemeye başladığı birkaç düğme sayesinde tek omzunu açıkta bırakmıştı.

Bilerek yana doğru taşırdığı koyu kırmızı ruj ve dağınık dalgalı saçları onu bir tanrıça güzelliğiyle süslemişti. Elindeki kadehte beyaz şaraba benzer bir içecek tutuyor, kadehi yavaşça zarif parmaklarının arasında döndürüyordu.

Dışarıdan gözüken özgüvenli duruşunun aksine içinde çok heyecanlıydı. Kalbi gümbür gümbür atıyor, alfanın bakışlarından bir anlam çıkarmaya çalışıyordu.

Minho ise kendine gelmek için kafasını iki yana sallamak zorunda kalmıştı. İçeri adımlarken gözleriyle yemişti sanki omegayı.

"Jisung..." dedi mırıldanarak. Gördüğü manzara kalbine zarardı. Omeganın yüzü kızarmış, görüntüyü olabilirmiş gibi daha da güzelleştirmişti.

O büyülenmiş gibi yatağa doğru adımlarken Jisung da elindeki bardağı hemen yanındaki komodine bırakıp ayaklanmıştı yavaşça.

Minho omegaya yaklaştıkça bakışları daha da kararmıştı. Kolunu uzatıp Jisung'ın ince belini kavrar kavramaz kendine doğru çekti ve başını boynuna gömdü. "Çok güzelsin." diye mırıldandı tenine dudaklarını sürterken.

Jisung ise baştan aşağı titremişti bu dokunuşla. Kollarını Minho'nun boynuna sarıp gözlerini kapatarak kendisini onun zarif öpücüklerine teslim etti. "Seviş benimle Minho."

Alfa gömüldüğü boyuna kokulu bir öpücük bıraktıktan sonra geri çekildi, yüzleri hizalandığında Jisung'ın kapalı gözlerine baktı ve onun davetkâr dudaklarına eğildi. Nefesini üfleyerek "Tüm gece sevişeceğim seninle." dedikten sonra belini okşadı ve onu öpmek için bir hamle yaptı.

They say 'FrIeNdS'/ MinsungWhere stories live. Discover now