Bölüm36 Şövalyeler

2.6K 324 15
                                    

Adım sesleri odamın kapısının önünde durdu ve kapıya tıklama sesi geldi.

-Girin.

İçeri uzun süredir sadece uzaktan gördüğüm abim girdi.

Dik durdu ve bana bakarken bakışlarını kaçırdı.

-Oturun.

Tamamen formalitelere dayanarak davrandık. İki yabancı gibi.

-Sizi neden çağırdığımı biliyor musunuz abi?

-Beni aydınlatırsanız sevinirim leydi Estelle.

-Biliyorsunuz ki yakında savaş başlayacak. Ne kadar birbirimizden uzak dursak ta sizin de savaşta yer almanızı istiyorum.

-Tabi ki.

Bana baktı.

-Estelle... Ben özür dilerim...

Ona gülümsedim. Özrünü ben kabul etsem de bu hatıralar bana izin vermez.

-Abi. Özrünü kabul edemem.

-!

Yüzü bir anda çöktü.

-Formaliteleri bırakalım. Sonuçta hala aynı kan bağına sahibiz ama özrünü kabul edemem.

Kafasını kaldırdı ve zorla gülümsedi.

-Peki. Ahem. Hangi pozisyonda olacağım?

O imparatorluktaki en iyi silahşör yani onu yüksek bir pozisyona koymalı. Hem yardımı da çok olacak.

-Seni komutan yardımcısı yapacağım.

-Yani senin yardımcın mı...?

-Yeteneklerin bize lazım.

-Ahh...

Bir kez daha kapı tıklatıldı. İçeri gelen Abel'di.

-Abel dediğim gibi askerleri ayırdın mı?

Ona silah kullanmayı gösterdim ve oldukça iyiydi! Kısa sürede hedefleri vurmaya başladı.

Şimdi belirlediği 45 kişiye silah kullanmayı öğretiyor.

Biri ben de biri onda ve birini de...

-İstediğiniz gibi birini de getirdim.

Arkasından bir silah çıkardı ve bana verdi.

Abim şaşkın görünüyordu.

Antrenmanları bir daha asla orduyla yapmadı. Kendi özel çalışma yeri var gerçi orada yapmak daha Huzurlu olmalı.

-Bu benim geliştirdiğim bir silah.

Ona uzattım.

-İncele.

Sonra birlikte dışarı çıktık. Ben de daha önce hiç silah kullanmamıştım.

Ama alıştım.

-Bunu böyle tutuyorsun ve buradaki kolu içeri ittirerek mermi dediğimiz şeyi yüklüyorsun. Tetiğe bastığında ise...

Hedef tahtasında bir delik açıldı.

-Bu...bu şey de ne!?

-Buna silah adını verdik. Savaşta elli adet yer alacak. Biri de senin.

-Bunu kabul edemem.

-Bu bir hediye değil savaş için. Kendini topla her zaman kılıç kılıca savaşamayacaksın.

Bana baktı.

-Abel ona nasıl yapılacağını göster.

Sonra birlikte atış yapmaya başladılar .

Ben de kendime bir strateji belirlemek için odama döndüm.

Büyümek isteyen bu küçük krallık bizi yenebileceğini düşündü ve saldırdı.

Hatta neredeyse başarılı oluyorlardı.

Bu savaştan sonra tekrar güçlenmeleri kısa sürdü ve başka yerlere saldırdılar.

Bununla büyümeyi de başardılar. Benim merak ettiğim bu gücün nereden geldiğiydi.

Krallığın bulunduğu yerde büyük bir büyülü taş madeni varmış. Büyük yani... Gerçekten büyük.

Bu onlara bir sürü büyücü puanı ekliyor.

Ben de şuna karar verdim. Beden bir kontrayla direk krallığı almıyorum?

Tabi bu çok zor bir şey ve toprağı alsam bile bağımsızlığımı ilan etmek imparatorluğa karşı ayaklanma demektir.

Sonuç ordun hem krallığı hem de imparatorluğu aynı anda idare edemez ve idam edilirsin.

Yine de bu planı bir gün hayata geçireceğim. Burada sonsuza dek kalamam.

Aynı zamanda vücudumda çok fazla kara büyü var. Yavaş yavaş bu giderek açığa çıkıyor.

Yakında en az Caein kadar güçlü olacağım. 

Yeni bir yasa tasarısı düşünüyorum. Kara büyü kullananlar direk öldürülmek yerine neden kullandığı öğrenildikten sonra cezasına karar verilmeli.

Çünkü savaşta kullanacağım ve yakalanma olasılığım yüksek.

Gerçi bir şekilde üstünü kapatırım. Sonuçta savaş ortamı.

Ama yine de tedbirli olmak iyidir.

Odama geçtim ve hizmetçiler peşimden girdiler. Ama ama bir elbiseyle değil. Takım elbiseyle.

Bu andan itibaren sıkı korseye veda yaşasın takım elbise!

_______
Yazar:Villainesssss

Peki Ya Bir KötülüksemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin