Bölüm38 Bitmeyen Gece

2.6K 317 36
                                    

Balkon dışarıdaki gürültüye rağmen sessizdi.

Gecenin ıssızlığı ile parlayan yıldızlar gecenin karanlığını aydınlattı. Ay gözlerden uzak bir noktada konumlandı ve her şeyi dikkatlice tarihe kazıdı.

Kadehimden kırılan ışık içindeki şarabı patlattı. Kıpkırmızı bir renge sahipti.

Bardağı gökyüzüne, aya doğru kaldırdım ve hafifçe salladım.

Küçük bir yudum aldım ve tadını çıkardım. Şarap boğazımda hafif bir sızı bırakarak aşağı indi.

Ben gökyüzünü seyrederken içeri biri girdi.

Veliaht prens?

-Size saygılarımı sunuyorum majesteleri.

-Buna gerek yok ley.. dük?

-Haha buna alışmak zaman alacak gibi duruyor.

-Sizi tebrik etmek istemiştim.

-Teşekkürler majestleri.

-Ama hala itiraz eden soylular var. Şimdilik sorun arz etmeselerde ne olacağı belli olmaz.

-Tam olarak ne istiyorlar?

-Dediklerine göre ne olursa olsun geçmişten günümüze kadar böyle bir olay yaşanmadı. En azından dük değil düşes ünvanı verilmeliydi.

-Bunun bir ilk olduğu doğru.

Düşes ünvanını değil de dük ünvanını alarak tabuları kırmam gerekti. Bunu ancak imparatoriçenin desteğiyle yaptım.

Yasaya baktığımız da evlenen kadının rolleri belirtilmişti ama asla başa geçemeyeceği söylenmiyordu.

İmparatoriçenin dediğine göre bir ara imparatoru öldürmeyi düşünmüş ve işine yarayabilecek her dosyayı taramış.

Sonunda bu açığı bulmuş.

Bu ünvanı istememenin bir nedeni var. Bir evlenmeyi önlemek.

Düşes olsaydım bir Düke ihtiyaç olacaktı. Sadece herkesi reddedebilirdim ama bu konuda diğer aristokratlar ortaya çıkıyor.

Herkes dükün gücüne ödenir ve ona sahip olmak ister. Yani onlarca kişi oğlunu veya seçtikleri kişiyi benimle evlendirmek için protesto edecekti.

Sonunda bu dövüşü kazanmak için bu yola başvurdum.

Şimdi de savaş çıkacak ve mutlak hakimiyete sahip olacağım. Bunların hepsi devrimin ilk adımlarıdır.

Veliaht tekrar düşüncelerimi böldü.

-Savas için hazır mısın?

-Evet majesteleri her şey bitti sayılır.

Prens aşağıdan gelen seslere baktı.
Balkondan sesleri net duyulmasa da iki kişinin tartıştığı açıktı.

Bunlar Evangeline ve grandük!

Prens sırıttı.

-Heh. Planın işe yarıyor gibi.

Konuşmalarına odaklandım.

-İçeri de herkesin önünde rezil olduk Eva ona öylece şeyler söyleyemezsin!

-A...ama doğruyu söyledim! Christian'ın pozisyonunu çaldı ve...

-Eva bu bir güç yarışı bu normal

-Ve onu bizden uzaklaştırdı!

-Öyleyse ne olmuş? Ona ihtiyacımız yok.

-Ama o...o bizim arkadaşımızdı...hick

-Hayır Eva ağlama... Seni ağlatmak istemedim.

Uhh en az eskisi kadar sinir bozucu.

Kendimi topladım ve güvenle prense döndüm.

-Majesteleri izniniz olursa size bir şey sormak istiyorum.

-Devam et.

-Neden onların ayrılmasını istiyorsunuz?

Bir iç çekti.

Prens Evangeline'e takıntılıymış gibi durmuyor. Öyleyse neden onları ayrılması için bu kadar uğraştı?

-O zaman sana küçük sırrımı açıklayacağım.

Sır?

-Grandük tahtı hedefliyor ve bunu hepimiz biliyoruz. Bu da bizi rakip yapar. Onu yenmek benim açımdan şimdilik o kadar zor değil ama Evangeline eklenince...

-?

-Haah... Evangeline'in bedeninde çok fazla kutsal güç olduğunu biliyordum.

-Ama nasıl bunu önceden bilebilirsiniz ki?

-Çunku onunla daha önce karşılaştım. Bunun nasıl olduğu şimdilik önemli değil. Azizenin desteği grandüke gitseydi bu yarışta kesinlikle kaybederdim. Çünkü Azize eşittir tapınak. Bunun yanında başka bir neden daha var.

...

-Onun gözleri ağlarken sadece göz yaşı akıtıyor ama gerçekten üzgün değil. Şuna bak.

Evangeline ve grandük sarıldı ama Evangeline sırıtıyordu. Sanki iki saniye önce ağlamıyormuş gibi.

-Buraya geldiğinden beri bir sürü insanı peşine taktı. Sonunda asıl hedefinin insanların sevgisi olmadığını anladım. O statü istiyordu.

-Dur bu tahtı istediği anlamına gelmez ki?

-O garndüke bir nedenden dolayı yaklaştı ve bunca zaman onun hareketlerini idare etti. Aptalca insanları sana düşman etmeye çalışmasa şuan daha iyi bur bir yerde olabilir di. Bana her baktığında gözlerindeki hırsı görebiliyorum. Her şeyi hesaplayarak yaptı. Önce en güçlüleri yanına çekti. Büyücü kulesinin başı ve abim ona destek olacakken grandük tahta geçmesini sağlayacak kana sahipti.

Bu doğru olabilir mi? O iyi biri olmayabilir ama neden...

-Neden tahtı istesin ki?

-Şöyle düşün her çocuk doğduğunda kutsal büyüsü test edilir. Tapınak bunu gitseydi o çocuğu kesinlikle bırakmazdı.

-Öyleyse ona test yapılmadı ya da onu tapınak gönderdi. Ama ikincisi zaten olamaz yoksa çoktan ortaya çıkarırlardı onu.

-Evet. Hala test yapılmayan çocuklar var. Bunları tapınak bilmiyor.

-Ama tapınağın bilemeyeceği kadar kötü bir yerde doğsaydı bu şekilde olmazdı. Öyle yerlerde bir bebeğin hayatta kalması zor öyle olsa bile bir sürü yarası olurdu.

Kitapta halktan biri diyordu... Hayır sadece aristokratların dünyasından görünmediği deniyordu.

-Evet. Dediğin gibi bu imkansız olurdu. Yani geriye tek bir cevap kalıyor. Bir soylunun saklamak istediği gayri meşru çocuğu.

-Kızın onlar tarafından oynatıldığını mi söylüyorsunuz?

-Bu bir olasılık. Ya da tam tersi olabilir. Ailseinden intikam almak istiyor olabilir.

Ahh lanet olsun kafam iyice karıştı. Nasıl buraya kadar geldik?

Yani aslında o bir soylu hayır yarı soylu mu?

Prensten müsaade isteyip ayrıldım ama bu sefer prensese takıldım.

Bu gece gerçekten hiç bitmeyecek sanırım!

________
Yazar:Villainesssss

Peki Ya Bir KötülüksemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin