Bölüm51 Bırakmak Yok

2K 272 22
                                    

Bilincimin kayıp gitmesine izin vermedim. Vücudumda bulunan yara düşündüğümden daha derindi.

Gözlerim kararıyor ve nefesim sıkışıyordu ama gözlerini kapatmadım.

Beni bir ata yerleştirip bir askerle sağlık ekiplerinin yanına götürdüler.

Yaram çok derindi sanırım böylece beni azizenin yanına götürdüler.

Reddetmek istedim ama konuşacak gücüm yoktu.

Azizenin bulunduğu çadıra geldiğimiz de asker beni hemen yatırdı.

-Azize o ağır yaralı ve acil tedaviye ihtiyacı var! Lütfen ona yardım et.

-O... peki! Ama çadırdan çıkman gerekiyor.

Asker teşekkür etti ve odadan çıktı.

Ah lanet olsun beni onunla yalnız bırakma!

Asker çıktığı an azizenin yüzü bulutluya döndü.

-Merhaba leydi Estelle gördüğüm üzere yaralısınız.

Tsk tsk.

Üzerimdeki kıyafeti çıkardı.

-Ow bu acıtıyor olmalı.

Yaraya eliyle bastırdı.

Ahh! Vücudum kıpırdamıyor. Bilincimi zor açık tutuyorum.
Burada ölemem!

-Haha. Nasıl hissettiriyor? Altta kalmak? Kötü değil mi? Ama ne yapacaksın kaderin şimdi benim ellerimde.

Hah. Sadece kendimi toparlamamı bekle.

-Şimdilik uyu. Seni öldüremem gücümün ne kadar fazla olduğunu biliyorlar. Ama sonsuza dek komada kalabilirsin.

Sen!

Azize eliyle yaraya bastırdığı böylece hem canım yanacak hem de daha fazla kan kaybedecektim.

Artık her yer kararmadan önce gücümün son damlasını kullandım.

-Cough! Se...seni lanet...cough! Lanetliyorum Evangeline. Ba...na cough yaklaşma yoksa cough! Bir daha asla gülümseyemeyeceksin!

Zor bir büyü. Güçsüz düşebilirdim ama artık korkacak bir şeyim kalmadı.

Heh. Asık bir suratla herkes gerçek kişiliğini görecek.

Büyüden sonra artık dayanamadım ve bayıldım.

***** Abel'im Gözünden

Yolculuktayken komutan birini alması gerektiğini söyledi ve gitti.

Açıkçası getirdiği kişiden ilk başta pek memnun değildim. Beceriksiz ve kırılgandı.

Sonunda komutanın onun içinde ki cevheri gördüğünü öğrendim.

Savaş günü ise bir kez daha komutanı takdir ettim. Kendi hayatını ortaya koydu ve tüm orduyu yönlendirdi.

O iyi bir komutan.

İleride durdu ve korkmadan ilerledi. Ona güvendim ve onunla gittim.

Tam kendimi ölüme bırakacakken bir emir geldi.

'Geri Çekilin!'

Kendisini feda etmeyi istedi. Nasıl onu bırakabilirdik ki? Bu şekilde kendini kurban etmeyi teklif ederse?

Komutan sonunda izin verdi demişken bir güç beni ve yardımcı komutanı uzaklaştırdı.

Hayır o hala orada!

Ama beni çeken güç fazla güçlüydü. Engelleyemedim.

Şimdilik sadece iyi olduğunu umabilirim.

***** Daniel'in Gözünden

Biraz sakar ve beceriksiz biriyim ama o gün beni savaş için almak istediğini söyledi.

Savaş ve ben! Birbiriyle yanyana gelemeyecek kelimeler. Yani en azından en başta öyleydi.

Taktiğim komutan tarafından beğenildi ki bu çok tehlikeliydi.

Bunu kabul etti ve ileri atıldı. Açıkçası ben bile etkilendim.

Ama yol boyunca garip bulduğum olay ise azizenin ziyaretiydi.

Neden bir Azize gece gece bir adamın bulunduğu arabaya girer? Bana yardım etmek istediğini söylese de... Buna kim inanır ki?

Mantıklı düşünürsek söylediği şeyler sadece komutanı kötüleyen ve ona eziyet eden birine ithafen söylenen kelimelerdi.

Ama baktığımda komutan öyle biri değildi ve sonrasında içeri giren kişi yine komutandı.

Onu kucaklayıp götürdü.

Azizenin komutana olan bakışlarındaki nefret gözümden kaçmadı.

İşte bu anda garipliği farkettim. Azize gerçekten bahsedilen kadar iyi ve temiz kalpli mi?

Sonrasında ise komutan savaştan yarayla döndü. Yapabileceğim bir şey yoktu.

İki asker onu hızlıca rehiplerin yanına götürdüler.

Ama ya Azize...

Lanet olsun!

_______
Yazar:Villainesssss

Peki Ya Bir KötülüksemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin