Bölüm58 Zaferin Bayrağı

2K 260 29
                                    

Oturduğum yerden kalktım. Uzun süredir başkentteki olaylar hakkında bilgim yok.

Umarım babam iyidir.

Ölüler gömüldükten sonra hareket etmeye hazırdık.

Hastalar çoktan ilerlemeye başladılar.
Onlara yetişmemiz kısa sürecektir.

Savaşı kazansak da dediğim gibi üç gün boyu kutlama yapılmayacak. Bu insanlığımız adına büyük bir olay.

İmparatorluk büyük bir yenilgi aldı. Bunun burada biteceğini sanmıyorum. Ordu yok edildiğinden beri uzun bir süre ortada olmayacaklar ama sonrası için hiç bir şey belli değil.

Eğer gerçekten ihtiyaç olursa ilk saldırıyı biz bile açabiliriz.

Bu biraz imparatorluk ailesine bağlı. Küçük ve yeni gelişmekte olan bir imparatorluk buraya saldırdı ve biz ses çıkarmadık.

En büyük imparatorluklardan biri olduğumuzdan beri bu güçsüzleştiğimizi gösteren bir işaret olarak görülebilir.

Ahh herneyse biz kendi görevimizi yaptık.

Rahiplere bir süre sonra yetiştik. Kamp için durmuşlardır.

Hastaların sağlığı için çok yol alamazlar veya hızlı gidemezler.

Onların yanına ilk vardığımızda ilk iş azizeye uğramaya karar verdim. Hala yaptığım kara büyüden korkuyor olmalı. Hehe.

Onun kaldığı büyük çadıra doğru ilerledim.

Kapıda durdum ve bağırdım.

-Leydi Evangeline. Beni içeri davet edecek misiniz?

Çadırın yüzüne yansıyan gölge bir an irkildi. Ama yanıt gelmedi. Hadi ama en sevdiğin komutanı reddedemezsin.

-Bilirsin yaralıyım. Tanrı adına bana yardım edeceksiniz değil mi?

Artık reddedemezdi. Etrafta rahipler ve başka hastalar var.

Çadırdan titreyen bir ses geldi.

-Haha lütfen gelin...

İçeri girdiğimde Evangeline en uzak köşede oturuyordu.

-Amanın neden öyle uzakta oturuyorsunuz? Azıcık daha yaklaşın.

Hareket olmayınca ben ilerledim.

-Neden benden uzaklaşıyorsunuz. Yoksa bir şeyden mi... korkuyorsunuz?

Hızla ileri atıldım ve omzunu tuttum.

-Aah! Benden uzak dur!

Çığlığın üzerine içeri bir rahip girdi.

-Azize o iyi mi!?

Ona sırıtarak döndüm. Ama bu pek dost canlısı bir sırıtış değildi.

-Evet.

Omzundaki elimi kaldırdım. Ve ona gösterdim.

-Sadece bir böcek. Bu kadar korkmana gerek yok.

Tekrar rahibe döndüm.

-Bir sorun yok değil mi? Yani artık gidebilirsin.

Rahip yavaşça dışarı çıktı. Böylece ben azizeyle göz göze gelmek için arkamı döndüm.

-Neden benden korktuğunu anlayamıyorum? Ahh yoksa bir daha gülümseyemeyeceğinden mi korkuyorsun?

-Sen...

Yüzünü elimle okşadım.

-Gülümseyemeseydin bu çok yazık olurdu değil mi? Onca sevgilini nasıl kendi tarafında tutacaksın yoksa?

Peki Ya Bir KötülüksemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin