4.BÖLÜM

42.5K 1.7K 160
                                    

BÖLÜM 4

Ben daha ne olduğunu anlayamadan, Akın biraz önce kadınlığımda ıslanmış elini, başımı daha çok kendine bastırmak için belimden yukarı kaldırarak, saçlarıma geçirdi.

Başımı kendisine hışımla çekerek dudaklarını, dudaklarıma tutkuyla bastırdı.

Belimdeki diğer eli kalçama indi ve beni kendisine bastırdı.

Ellerim iki yanımdaydı ve bu sefer ben gözlerim şokla açılmış bir hâlde duruyordum.

Dudaklarımın üstüne dudakları hareket ediyordu. Sanki Akın, açlıktan ölen bir adamdı ve dudaklarım uzun zamandır yediği ilk yemekti.

Öpüşündeki açlık ve hoyratlık aklımı başımdan aldı. Zevk, bütün ihtişamı ile hücrelerimi yeniden doldurdu. Ancak hâlâ bir tepki veremiyordum.

Akın, dudaklarımı tüketirken öylece duruyordum. Önce emiyor, sonra ısırıyordu.

Canım acımaya başladığında da diliyle az önce eziyet ettiği yerlerin üstünden geçiyordu.
"Sen, geçmiş karşımda o dudaklarını zevkle dişlerken aklımdan geçen tek şey buydu..." diye fısıldadığında alt dudağımı dişleriyle sıkıştırdı. Sertçe ısırdı.

Dudağım sızlarken ağzımdan bir "ahh," çıktı.

Dişleri, kanayana kadar ısırmaya devam ederken popomdaki elleri beni kendine bastırıyordu. Bu aklımı zorlayacak kadar sertti. Bu sefer de ben dumur olmuştum.

Karnıma baskı yapan sertliği, dişiyle eziyet ettiği dudağımı dili ve dudaklarıyla rahatlatması ve ensemdeki eli... Bir anda patlayan Akın'ın tutkusu sarıp sarmalamıştı bu sefer bedenlerimizi.

Sanki benim bütün akşam yaptıklarıma inat etmiş, vahşi bir hayvan gibi saldırıyordu bana.

Resmen Akın'ın kollarındaydım. Sadece öpmüyor, aynı zamanda bütün vücudumu kendisine ait bir parça gibi kucağında yönlendiriyordu.

Bedenimde artık bir hayalden öte gerçekliğini haykıran şehvet, tüm benliğimi kendine hapsetmek için durmaksızın haykırıyordu.

Dudaklarımı hapsetmiş, belimi de tümden kavramış olan Akın'ın kollarında olduğuma hâlâ inanamıyordum.

Az önce saçlarımın arasında olan eli çenemin ucunu hafifçe tutarak beni dudaklarından ayırdığında, parmak uçlarına hapsolmuş olan çenemin ucumu sıktı, "Daha öpüşmeyi bile bilmiyorsun," dedi nefes nefese.

Sesi beni azarlar gibiydi. Hızla aldığı soluklar olmasa biraz önceki beyin yakan öpücüğü hayal ettiğimi düşünebilirdim.

"Ne-ne?" Sorduğu soruyu idrak edecek kadar kendimde değildim henüz.

Tutkusunun iyice kararttığı gözleri dudaklarıma kaydı. Az önce dudaklarıyla öptüğü yerleri bu kez gözleriyle okşuyordu. Bakışlarının rehavetinden, gayriihtiyari dudaklarımı yaladım.

Akın'ın gözleri daha da kararırken çenemdeki eli yeniden saçlarımın arasını buldu ve beni dudaklarına yaklaştırdı. Şaşkınlıktan açık kalan dudaklarımın üstüne diliyle dokundu.

Dudakları, ağzımda bir kez daha hükümranlığını ilan ederken bu sefer daha az diş daha çok dil vardı. Biraz geri çekilip, "Ağzını aç," diye fısıldadıktan sonra beni öpmeye devam etti. Dediği gibi ağzımı açtığımda ise alt dişimin üstünde dilini hissettim. Hiç acele etmeden ağzımın içine sızan dili, dilimi yaladı.

Tüm karnım sızlamaya ve bacaklarımın arası yanmaya başladı.

Ağzımın her bir yanını diliyle tadarken ellerimi beceriksizce ensesinde birleştirmiştim. Başını dudaklarıma daha da bastırırken öylece ağzımı talan etmesine izin veriyordum.

ATEŞ HATTI Where stories live. Discover now