9.BÖLÜM

36.5K 1.6K 326
                                    

BÖLÜM 9

"Ya da Efsun gibi hayal dünyasında yaşayalım!"

Fizik hocasının sesini aniden yükseltmesiyle irkildim.

Sare'yle Yunus da arkamdan, sırtıma vurarak beni dürtüyordu. Gözlerimi bana bakan sınıf arkadaşlarımda tek tek gezdirdiğimde ne kaçırdığımı anlamaya çalışıyordum. Afallamış bakışlarımı, Fizik Hocasına döndürdüm.

"Ee... Evet hocam." dedim kekeleye kekeleye. Hocanın neyden bahsettiğini hiç anlamadığım bir hâldeydim. Fizik Hocası, Veli Hoca, kendince sınıfa espri yapmaya çalışırken herkese beni göstererek imayla gülüyordu.

"Ya topçu ya popçu olmak eskidi arkadaşlar! Bu devirde ya hayalperest ya realist olacaksınız!" dedi ellerini iki yana açıp tahtaya dönerken.

"Gerçekleer..." dedi tahtaya doğru bir şey göstermeye yürürken. "Gerçekler, Harmonik hareket..." Tahtadaki grafiğin altını önemli dercesine beyaz tebeşirle çiziyordu.

"Hayaller ise..." dedi tekrar bana bakarak. "Kafan başka yerdeyken üniversiteye girmeyi başarabilmek!" dedi acı bir sesle. "Ne büyük bir mucize olur değil mi?"

Ah Veli Hoca kafamın nerede olduğunu bir bilseydi...

Acıyla yutkundum önüme dönerken.

Akın'la kavga ettiğimde o anki sinirle yüzde yüz haklı olduğumu düşünmüştüm. Akın'ın kesin pişman olacağını iki gün geçmeden beni arayacağını düşünüyordum. Eve gider gitmez kendimi banyoya atmış ve geri kalan günlerimi tenimde Akın'dan kalan izleri örtbas ederek geçirmiştim.

Akın, benimle bu derece tutkuyla seviştiyse benden asla vazgeçemezdi ve kesin pişman olacaktı. Bense, o bana geri döner dönmez onu sürüm sürüm süründürecektim. İlk günler böyle düşünüyordum, evet...

Fakat biraz zaman geçince, özgüvenim de git gide kırılmaya başlamıştı....

Artık sönen sinirimle, kendimi Akın'ın yerine de koyup empati yapmaya başlamıştım ve onun da haklılık payı olduğuna kanâat getirmiştim. Ama yine de onun benden özür dilemesi gerektiğini düşünmüştüm.

Günler geçmiş ve ondan artık hiç haber alamadığımda ise artık onun haklı kendimin ise tamamen haksız olduğunu düşünmeye başlamıştım. Onsuzluk beni kendimden nefret ettirmişti. Bir yanım; ne yapabilirdin ki adam açık açık gitmeni istedi diye doğruyu haykırsa da aptal aşık Efsun, keşke alttan alsaydım diyebiliyordu hâlâ...

Kendimce kafamda kurmaya başlamıştım. Hatta öyle bir haldeydim ki Akın'ın beni aramak istediğine lâkin cesaret edip de yapamadığına inanıyordum bir süre sonra.

Hayal dünyamın bana oyun oynaması acınası bir durumdu...

Bu düşüncelerle çalışma masasında zaten zerre ders çalışamıyor hâldeyken çevirdim onun numarasını.

Tam numarayı tuşlayıp, sesini duyacağımı düşünerek, heyecandan yüreğim ağzıma gelmişken tamamen bambaşka ve monoton bir ses duydum.

"Aradığınız numaraya şu an ulaşılamıyor, lütfen daha sonra..."

Ulaşılamıyordu.

İlk aradığım gün onu en son gördüğüm günden bir hafta sonrasıydı ve telefonu kapalıydı.

Ertesi gün bir daha aradım.

"Aradığınız numaraya şu an ulaşılamıyor lütf..." ve büyük bir hayal kırıklığıyla, geri kalanı dinlemeden kapattım.

Ertesi gün bir daha aradım.

Ve bir daha....

Ve bir daha.

ATEŞ HATTI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin