13.BÖLÜM

34.6K 1.8K 348
                                    

Gözlerimi aralamadan önce sesler geldi; ufak takırtılar ve usul usul alınan nefes sesleri.

Nerede olduğumu bilmeden gözlerimi kırpıştırdım. Bir elim başıma giderken bana en son ne olduğunu hatırlamaya çalıştım. Başıma çok şiddetli bir ağrı girdi.

Kulaklarımda çok hafif bir uğultu olurken daha gözlerimi açamamıştım bile.

Ağzımdan ufak bir inilti kaçtı. İniltimle birlikte yanımdaki birisinin hareketlendiğini hissettim.

Hâlâ gözlerimi açmakta zorlanıyordum.

"Efsun?"

Annemin sesini duydum. Elini başıma koymuştu. Yavaş yavaş neler olduğu hafızamda canlanırken derin bir nefes aldım. Gözlerim hâlâ kapalı olsa da bir hastane odasına olduğumu burnuma gelen hastane kokusundan anlamıştım.

Son olanlar gözlerimin önünde tekrar yaşanırken en son duyduğum sesin Akın'a ait olma ihtimaliyle şu an gözlerimi açmak istemiyordum.

Eğer gerçekten gördüğüm yüz Akın’a aitse, şu an onun bu odada olması gibi bir seçeneğin korkusuyla gözlerimi açmak istemiyordum. Eğer buradaysa, bu odadaysa onunla yüz yüze gelmek istemiyordum.

Ben kendi düşüncelerimde boğuşup bir tepki vermeyince annem bir kez daha ismimi söyledi.

"Efsun…” Sesinde endişe vardı.

Gözlerim kapalı yutkundum. Ne kadar uyanmak istemesem de kendime geldiğimi belli etmiştim.

Kaç gündür ortalıkta yoktum, kaç gündür baygındım? Hiçbir fikrim yoktu. Annemi daha fazla endişelenmek istemediğim için, "A... Anne..." dedim hırıltılı bir iniltiyle.

"Kızım? İyi misin? Uyandın mı? Ağrın sızın var mı? Dur, dur sen! Ben hemen gidip, hemşire hanıma haber vereyim!"

Annemin endişeyle karışık heyecanlı sesi usulca uzaklaştı. Gitmeden önce alnıma bir öpücük de kondurmuştu. Bir sessizlik olunca odadaki sesleri usulca dinlemeye başladım.

Annem az önce odadan çıkmış, uyandığım için de hemşireyi çağırmaya herhangi birini göndermemişti. Bu demekti ki şu anda annem bu odada yalnızdı. Kendimi zorlayarak odada başka bir ses var mı diye dinlediğimde kendi nefes sesimden başka ses duymayınca yalnız olduğum sonucuna vararak göz kapaklarımı açılmaya zorladım.

Birbirine yapışmış kirpiklerimi zorlayarak açıp gözlerimi aydınlığa kavuşturduğumda şakaklarıma ufak yaşlar süzüldü. Yaşadıklarımın ağırlığı yetmezmiş gibi Akın’ı görmüş olma ihtimalim kalbimi acıtıyordu. Üstelik her tarafım ağrıyor, başım çatlıyordu.

Başımı oynatamadan gözlerimi odada gezdirdim; boştu. Klasik bir hastane odasında tek başıma yatıyordum. Kaç gündür baygındım? Peki, ailemin haberi var mıydı beni kurtaranın Akın’ın ekibi olduğundan. Ama ya o bir hayalse?... Abim… Abim biliyor muydu? Ya Sare ve Yunus?

Kafamın içi sonu gelmeyen sorularla doluydu.

Bütün bilinmezler başımı daha da ağrıtıyor, üstüne hayal meyal hatırladığım yaralanma anım da eklenince başım çatlayacak gibi oluyordu. Yaralanmadan önce gördüğüm kişinin, duyduğum sesin hayal olma ihtimalini düşündüm bir an.

Hayal miydi?

Ben yaralanmadan önce onu görmüş müydüm gerçekten?

İşin ilginç yanı ise gördüklerimin, hissettiğim o kokunun, o akla zarar sıcaklığın gerçek olmasındansa bir hayal olmasını tercih ediyordum. Çünkü ilk günkü gibi tazeydi acım.

ATEŞ HATTI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin