🧵12🧶

38.2K 1.6K 61
                                    

Beğenmeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın.

Titreyen gözlerimi zorla araladım. Aydınlık bir oda beklerken karanlık bir odaya denk geldim. Bedenimdeki uyuşmayla hafif kıpırdandım. Bu arada yanımda hareketlilik oluştu ve Mesut'un yüzü sobanın turuncu ışığı sayesinde görünür oldu.

"Korkuttun. " irkilip hafif geri kaçtım. Gözleri yüzümün her yanında dolaştı ve üstümdeki yorganı biraz daha yüzüme doğru çekiştirdi.

"Asıl sen korkuttun. O halin neydi?" Karnım guruldayınca sorusundan kaçınmak için elimi karnıma attım. Seni merak ettiğim için o hale düştüm demek zor gelmişti bana.

"Çok acım. " aslında kolundan tutup kendime çekmek istiyorum. Saatlerce kollarımın arasında kalsın istiyorum ancak utanıyorum. Tam birbirimize ısınmışken uzaklara gittiği için aramızda yine tuhaf bir soğukluk girdi.

"Bir şeyler hazırlayayım. " hala kıpırdamadan yüzüme bakıyordu. Sanki gözlerimi açmamı saatlerce beklemiş gibi gözlerinin altı şişmiş ve hafiften morarmıştı. İri parmakları dokunmaya korkar gibi gözümün önündeki saç tutamını aldı ve geriye itti. "Yataktan çıkma. " zaten hareket edecek gücü kendimde bulamıyordum. Mesut beni yatakta bırakıp sıcacık odadan çıktı. Bir ara karargahın revirinde uyandığımı hayal meyal hatırlıyorum. Mesut'a seslenen birilerini duymuştum ancak uyanık olma durumum çok kısa sürdü. Sonrasında yeniden uyduğumu hatırlıyorum.

Battaniyeyi iyice kafama çekip sadece uyumak istedim ancak tuhaf bir şekilde heyecanlıyım da. Mesut yanıma gelmişti. Aklım yerine geldikçe fark ediyorum ki onu fazlaca özlemişim.

Dakikalar sonra Mesut elinde sofra ve sini, kolunaysa sac ekmeği atmış içeri giriyordu. Üşümüş olmalı ki titreyerek siniyi kenara indirip sofrayı serdi. Siniyi de sofraya indirip ekmeği sofraya indirdi. Bu arada gözlerim bir an olsun ondan ayrılmamıştı. Sanki onu yolladığım gibi değildi. Biraz zayıflamış gibi. Sakalı ve bıyığı belirgin olacak kadar uzamıştı. Benim yüzümden eminim tıraş bile olmamıştı.

Gözleri sonunda bana kaydı. Usulca kafama kadar çektiğim battaniyeye baktı. Sonrada dudağı tek yöne havalandı ve eğilip battaniyeyi üstümden çekti.

"Hadi bende çok acım. " kolumdan tutup bitkin bedenimi tek seferde kaldırdı. Ben sarılamıyorum sen sarıl bari.

"Bende acım. " kısık sesim zor bela duyuldu. Gözleri öylece bana dalmışken ekmekten kocaman bir parça kopardım. Bu arada Mesut hala hareketlerimi izliyordu. Kuru fasulyeye ekmeği bandırıp ağzıma attım. Bu kadar aç olduğumun farkında bile değilim. Mesut'u o an unutup ekmeği çorbanın içine doğradım ve kaşıklamaya başladım. Resmen gözlerim açıldı.

Çorbam bitmek üzereyken gözlerim saniyelik Mesut'a kaydı. Dudaklarında belli belirsiz olan bir tebessümle bana bakıyordu.

"Niye öyle bakıyorsun?" Ağzıma doldurduğum kaşığı tıktım. Mesut'sa sanki dalmış gibi sorumla irkilip hızla gözlerini kaçırdı.

"İştahlı yiyorsun ona bakıyorum. " yanaklarıma çıkan ısıyı hissedip utançla gülümsedim. Bu arada kaşığı siniye bırakıp Mesut'a baktım.
"Yemeğini bırak diye demedim. "

"Biliyorum. Doymuştum zaten. " birazda ona çorba kalsın diye bırakmıştım aslında. Mesut ekmek doğradığım çorbayı önüne doğru çekip benim aksime oldukça vahşi bir tavırla yemeye başladı. Hatta bir ara tası kaldırıp kafaya dikti ve çorbayı içti.

Gözlerim iri iri karşımdaki adamı izledim. Kibar biri olmasada sanki bu denli kaba değildi. Belki de ben simdiye şimdiye kadar fark edememiştim.

Mutlu Mesut                                 🧵Tamamlandı🧶Where stories live. Discover now