🧵25🧶

29.5K 1.5K 151
                                    

Beğenmeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın.

Mutlu kaçamak bakışlarıyla yan masada olan komutana bakışlar atarken çaktırmamaya çalışıyordu. Bu haline anlam veremediğim için bana doğru uzattığı torbayı açtım. Saklama kablarına yemek bırakmıştı. Dudaklarımda gülümseme oluşurken oturduğum yerden kalktım. Mutlu'nun gözleri anında bana kaymıştı.

"Gel yemekhaneye gidelim. Birlikte yeriz. " başıyla onaylasa da hala ayaklanmamıştı. Kaşlarım hafiften çatılırken Mutlu'ya bakmaya devam etti. Yaşadığı tereddütün sebebini arıyordum. Bu arada zihnimin derinliklerinden beynime dolan düşünceler ile bedenim gerildi. Mutlu'yu yemekhaneye götürmem demek orada sinir krizi geçirmem demek. Erkeklerin bakışları birinin elimde kalmasıyla bitirir olayı.

Tekrardan yerime otururken Mutlu'yu inceleyen Zeycan komutana baktım. Oda en az Mutlu kadar gergin olsada bakışlarını karımdan çekmemişti.

"Zeycan komutan bize biraz müsade et. Bir saate gelirsin. " verdiğim emirle Mutlu'daki gözleri hızla bana kaydı. Saniyeler içinde ayaklanıp masanın üstüne bıraktığı şapkasını aldı.
Sert hareketlerini izlemek yerine kafamı huzursuz karıma çevirdim. Dudaklarını aralayıp aralayıp kapatıyordu. Diyeceleri varda susuyormuş gibi.

"Size çay göndereyim mi komutanım?" Gelen soruyla yeniden kafamı kaldırdım ancak ben cevap veremeden araya naif bir ses girdi.

"Zahmet olmazsa iki tane alalım. " Mutlu'nun kendinden emin duruşuna şaşkınca baktım. Zeycan komutan sanki karım hiç cevap vermemiş gibi bana bakmaya devam edince gereksizce boğazımı temizledim.

"İki çay yolla. " başıyla onaylayıp Mutlu'ya ters bir bakış atarak çıktı odadan. Attığı bakışla kaşlarım derinden çatıldı. İki dakikada ikisinin arasında ne yaşandı da birbirlerine zıt bağladılar.

"Pisliğe bak. Nasılda ters ters bakıyor. " sinirli sesle Mutlu'ya döndüm. İnce kahve kaşlarını derinden çatmış büzdüğü dudaklarıyla söyleniyordu. Bu hali gözüme tatlı gelince kafamı önüme eğip sırıttım. "Bu kadınla çalışmak zorunda mısın?" Üstümdeki bakışlara karşılık vermek yerine masanın üstünü toplayıp yemekleri masaya indirdim.

"Benim odama verildi. Demek ki zorundayım. " bu hallerine anlam veremediğim için üstünde fazla durmadım ancak Mutlu'nun huzursuzluğu dinmemişti. Uzattığım çatalı elimden alıp hırsla yemeğe daldırdı.

"Hoşuna gitti senin de. " aniden bana patlamasıyla şaşkınca baktım. Nereden bu sonuca varmıştı. Kahveleri alev alev yanarken şaşkınlığım yerini arzuya bıraktı. Bu halleri beni zora soktu ve bacaklarımı istemsiz iki yana ayırdım.

"Hoşuma gitti. " sesimdeki değişimle Zeycan komutandan bahsetmediğimi ikimizde anlamıştık. Daha deminki siniri tuzla buz olan kadın gözlerini kaçırdı. Saniyeler içinde beyaz teni hafiften kızarmaya başladı.

"Ciddi bir şey konuşuyoruz. " sesi çıkmayan karımla sırıtışım büyüdü. Derdimi anında anlamıştı.

"Bende ciddiyim zaten. " oturduğu yerden kalkıp montunu çıkarıp sandalyenin üstüne bıraktı. Lila kazağı ve siyah eteğini yeni görmüştüm. Zayıf ancak şekilli bedeniyle sertçe yutkunup zorla gözlerine baktım. İki hafta ona hasret kaldığım için bu denli zordayım.

Mutlu Mesut                                 🧵Tamamlandı🧶Where stories live. Discover now