₪ Bölüm 18 | There Is No Gender For Love

14K 1K 435
                                    

Y/N: Ve XiuChen full bölümümüz geldi ama büyük ihtimalle yine BaekYeol sokarım ben de bilmiyorum daha yazmadım dhjshjks neyse BaekYeol girerse bu full Xiuchen olmamış demeyin benim PekYol feelslerim fazladır T.T

Bu arada ekleyeyim ben özellikle belirtmiyorum ama EXO promosyonlarına devam ediyor ficde. Yani hayranlar çoktan Baek ve Lu'ya alışmış durumda.

Jongdae derin bir nefes alarak içkinin boğazını yakmasına izin verdi. Suratını buruşturup bitirdiği şişeyi masanın üzerine bıraktıktan sonra son kez Gayoung'la konuştuklarını düşündü. Eğer MinSeok hala duygularını anlayamıyorsa Jongdae ona hissettiklerini gösterecekti.

Zar zor ayağa kalkıp arabasına yöneldi. Yurda gelene kadar kafasının içindeki düşünceler birbirleriyle savaşmıştı. Herkes mutlu olurken kendisinin barlarda içmesi ve bir aptal gibi yalnız olması onu çok rahatsız ediyordu.

Minseok reddetsin ya da kabul etsin artık bu salak durumdan kurtulacaktı.

Başını direksiyona yaslayıp anahtarı çıkardı. Yavaş adımlarla asansöre ilerleyip yurtlarının kapısına geldiğinde içki sayesinde damarlarında dolaşan adrenalin onun cesaretlenmesini sağlamıştı.

Kapıyı açıp kendi odasına doğru ilerledi ve kapıyı çalma gereği duymadan içeri girdi. Pekala yine ve yine Minseok birileriyleydi.

"Ah sen mi geldin? Bu gecelik diğerlerinin odasında kal, işimiz var" Minseok Jongdae'ye kırgındı ve bunu ancak bu şekilde ifade edebiliyordu ama bilmediği şey bunun en kötü yol olduğuydu. MinSeok farkında olmadan diğerinin canını yakıyordu ve belki tedavi edilmeyecek yaralar açıyordu.

"Çık dışarı" Jongdae dişlerini sıkarak MinSeok'un yanındaki kıza söyledi. Sesinin sakin çıkması daha da korkutucuydu.

"Ben sana gitmeni söy-" Minseok konuşmaya başladığında Jongdae yüksek sesle bağırdı.

"DEFOL DEDİM!" Kız ürkek bir tavırla hızlıca odadan çıktığında Jongdae dolan gözlerini Minseok'un gözlerine sabitledi.

"Hiç umrunda değil di mi? Hiçbir zaman olmadı? Neden olsun ki? Başkalarının duyguları seni ilgilendirmez sonuçta değil mi? Sen zaten mükemmelsin. Trendsin." Minseok Jongdae'nin gözlerinde gördüğü duyguyla ölmek istemişti. Jongdae ona saf bir acıyla bakıyordu.

"Koskoca 3 yıl Min! 3!" Çaresizce bağırırken gözlerinden akan yaşa engel olamamıştı. Belki de Gayoung haklıydı, eğer sarhoş olmasaydı bunları asla söyleyecek cesareti bulamazdı.

"J-jong-" Minseok titreyen sesiyle konuşmaya çalıştığında Jongdae onun sözünü kesti.

"Sen kendini sevecek kişiler arıyorken ben beni seni sevdiğim gibi seveceğin günü bekliyorum ahmak! HAH, ama sen bencil piçin tekisin, körsün değil mi? Tanrım, asıl kör olan benim sanırım, imkansızı sevdiğimi düşünürken adımlarım en basitindeymiş!" Minseok gözlerini yumarak sözleri sindirmeye çalıştı.

"Ve ne biliyor musun? Ben basit insanlarla ilgilenmiyorum. Artık umrumda bile değilsin. Koca 3 yılı sana harcadığım için kendimden utanıyorum" Jongdae gözlerini silip kendine güvenen bir tavırla sırtını dikleştirdi.

"Bundan sonra istediğin kadar 'mükemmel' olduğunu kanıtlamak için insanlarla birlikte ol, istediğini yap. Umrumda değilsin Kim Min Seok, umrumda değilsin" Jongdae kapıyı çarpıp odadan çıktığında Minseok gözlerini yastığa indirdi. Yastığın ne ara ıslandığını bilmiyordu ama her tarafı gözyaşlarıyla sırılsıklam olmuştu.

Ağzından kaçan hıçkırığa engel olamazken kollarını kendine sardı. Bedenini sallayıp ağlarken sanki biri bütün vücuduna işkence ediyormuş gibi hissediyordu. Canı yanıyordu ve ağlarken attığı çığlıklar bütün yurtta yankılanıyordu.

OMG, You're Sasaeng!  [#2]Where stories live. Discover now