6. Bölüm: Tesadüf

141 6 0
                                    

6. Tesadüf

🎼 Demet Sağıroğlu - Arnavut Kaldırımı


Karsel Denizer ile tanışalı tam yirmi dokuz gün olmuştu. Oteldeki işlerden arta kalan vakitlerde; birbirimize mutlu anılarımızı, hayata bakışımızı anlattığımız, kitaplardan, filmlerden, müzikten bahsettiğimiz, her konuşmamızın sonunda kahkahalarla gülüştüğümüz, bazen ise sadece hüzünlü bir sessizliğin içinde kaybolduğumuz, dolu dolu yirmi dokuz gün...

Gün ışıyana dek uzun uzun sohbet ettiğimiz yıldızlı gece, bizim için bir dönüm noktasıydı. O gece aramızdaki soğuk hava ısınmış, tuhaf çekingenliğim yerini samimiyete bırakmıştı. Her gün aynı çatı altında, yan yana olduğumuz için birbirimize alışmamız kısa sürmüştü. Zannettiğimden daha dürüst bir insandı. Artık ona bir parça güveniyordum.

Bana hayal kırıklığı yaşatmayacağına emin olduğum, sonsuz bir güven değildi belki. Fakat içten içe inanmak istiyordum.

Sabahleyin, otelimizde on gündür kalan konuklarımızı bahçeye kadar yolcu ettik. Buradan hiç ayrılmak istemiyormuş gibi hüzünlüydüler. Normalde hiçbir konuğa bağlanmazdım ama onlara veda etmek beni de üzmüştü nedense. Monica ve Merlin isminde iki kardeş, yaşları epey büyük olmasına rağmen bizimle bir dost kadar iyi anlaşmışlardı. Hatta Karsel'i daha çok sevmişe benziyorlardı. Mutlaka İtalya'ya ziyaretlerine gidip, üzüm bağlarını ziyaret etmemiz konusunda söz verdirdiler.

Resepsiyonda ısrarla çınlayan telefonu açtım. Arayan annemdi. "Nehir, duyduklarım doğru mu?" dedi nefes nefese kalmış gibi.

Birden böyle bir cümle kurması beni tedirgin etti. "Ne duydun anneciğim?"

"Senin bir erkek arkadaşın varmış. Komşumuz Tina Hanım sizi uzaktan görmüş. Gülüşerek otelin bahçesine giriyormuşsunuz," dedi şaşkın bir sesle. "İnanamadım, şok oldum. Benim Nehir'im böyle bir şeyi benden saklamaz."

"Yok öyle bir şey anne." Ne söyleyeceğimi birkaç saniye düşündüm. İnanabileceği bir şeyler uydurmam gerekiyordu. "Ben... Yeni bir çalışan aldım otele."

"Keşke bana önceden söyleseydin yavrum. Kimmiş? Kaç yaşında? Güvenilir biri mi?" diye hız kesmeden sorularını sıraladı.

Ağzımdan çıkan cümleleri tartmak için zamanım yoktu. Endişe etmemesi için yalan söylemek zorundaydım. "Söyleyecektim ama fırsat olmadı anne. Adı Karsel, güvenilir biri, hatta İstanbul'dan yakın bir arkadaşım."

Karsel resepsiyonun arka tarafında oturuyordu, adını söylediğimi duyunca bana gülümseyen bir bakış attı. Ne konuşacağımı merak eder gibi dirseğini masaya yaslayarak, elini çenesinin altına koydu.

"Arkadaşının Yunanistan'da ne işi varmış?" dedi annem. İstemeden işleri daha da berbat etmiştim sanırım. "Benden bir şeyler saklıyorsun, sesinden anlıyorum."

Annem telefonun bir ucundan dırdır etmeye devam ediyordu. "Sana yalan söylemiyorum anne. Bunları telefonda konuşmayalım. Birazdan eve geleceğim. Yüz yüze hesaplaşırız Despina Hanım, öptüm," diyerek ahizeyi yerine bıraktım.

"Seninle eve gelmemi ister misin arkadaşım?" diye sırıttı Karsel.

Gözlerimi devirdim. "Dalga geçme. Endişelenmesin diye öyle söyledim. Asla bir yabancıyı işe almayacağımı biliyor."

"Ama aldın."

Tek kaşımı havaya kaldırıp, "Hata mı ettim acaba?" dedim.

"Şu an arkadaş olduğumuz yalan sayılmaz, sadece İstanbul'da tanışmadık," derken parmaklarıyla masada ritim tutuyordu. "Söylediğimde gayet ciddiydim, annenle tanışırsam belki içi rahat eder."

Bir Gün Üç SonbaharOnde histórias criam vida. Descubra agora