11. Bölüm: İtiraf

92 3 0
                                    

11. İtiraf

🎼 Esmeray - Unutama Beni

Geçen hafta, bir sanat merkezinde keman dersi vermek için iş başvurusu yapmıştım. Birkaç gün önce işe kabul edildiğime dair aramışlardı. Bugün resmi olarak ilk iş günümdü. Dolabımdan özenle seçtiğim, beyaz bir gömlek ve siyah mini eteğimi giydikten sonra saçlarımı ensemde topuz yaptım. Aşağıya indiğimde, babam kahvaltı masasında gazete okuyordu. Hiç oturmadan iki lokma ağzıma atıp, çayımı yudumladım.

Babam kahvaltı etmem konusunda ısrar etse de onu dinlemeden evden çıktım. İlk günden işe geç kalmak istemiyordum. Kaldırımın önüne park ettiğim vosvosa binip, keman kutumu yan koltuğa koydum. Telaştan arabanın anahtarları elimden kayıp düştü. Anahtarı almak için yere uzandığım sırada, birinin cama vurması irkilmeme sebep oldu. Camı açtığımda Poyraz bana doğru eğilerek, kollarını çapraz bir şekilde arabanın kapısına yasladı.

"Sen miydin?" dedim şaşkınlığımı saklayamadan. "Korkuttun beni!"

Gözlerime birkaç santim uzaklıkta olan yüzünde sabırsız bir gülümseme vardı. "İlk iş günün için başarılar dileyecektim."

Güneş ışığı parlak mavi gözlerini kısmasına sebep oluyordu. Parmaklarını koyu renk saçlarının arasından geçirip, alnından geriye itti. O sırada Poyraz'a vermeyi unuttuğum küçük armağanı anımsadım. Torpido gözünden beyaz bir zarf çıkardım ve ona uzattım.

"Bu ne?" Merakla zarfı inceledi. "Bana aşk mektubu falan mı yazdın?"

"Evet ama lütfen ben gidince oku, yoksa utanırım," dedim alaycı bir tavırla. "Bu kartpostalı Atina'dan almıştım. Biraz geç kalmış olsam da senin için en güzelini seçtim."

Poyraz, kartpostalın arkasına yazdığım notu içinden okurken, kalın dudaklarını birbirine bastırdı. "Unuttun sanmıştım."

"Unutur muyum hiç?" diye göz kırptım. "Hadi ben kaçtım, işe geç kalıyorum."

Birden yüzünü bana daha da yaklaştırıp, yanağıma küçük bir öpücük bıraktı. "Tamam, sonra görüşürüz."

İstemsizce elimi yanağıma götürerek öptüğü yere dokundum. Afallamış bir ifadeyle ona bakarken, kollarını arabanın kapısından çekti. Birkaç adım geri gitti. "Heyecanın gözlerinden okunuyor," dedi inci beyazı kusursuz dişlerini göstererek. Yanımızdaki kaldırıma çıktıktan sonra bana el salladı. "Dikkatli git."

"Güle güle Poyraz!" dedim motoru çalıştırırken. Arabam hareket ettiğinde, aynadan görebildiğim kadarıyla hâlâ arkamdan bakıyordu.

Sanat merkezi, deniz kenarında, dört katlı ahşap bir yalıydı. Heyecanlı adımlarla içeri girdiğimde, beni güler yüzlü kır saçlı bir kadın karşıladı. Birlikte merdivenlerden yukarı çıktık. İçerideki bütün mobilyalar pahalı antikalara benziyorlardı. Krem rengi duvarlarında yağlı boya tablolar asılıydı.

Müdürle görüştükten sonra ders vereceğim ikinci kattaki sınıfa gittim. Deniz manzaralı sınıfın ortasında nota sehpaları diziliydi. Öğrenciler çoktan gelmişlerdi. Toplamda üç kız ve iki erkek vardı.

Hepsini selamlayarak, "Merhaba, ben yeni keman hocanız Nehir Aytek," dedim.

"Memnun oldum hocam, ne kadar genç görünüyorsunuz," dedi ince sesli bir kız.

"Teşekkür ederim," dedim gülümseyerek.

"Bu bir sınıfa vereceğiniz ilk keman dersiniz mi?" dedi arka taraftaki genç adam.

Bir Gün Üç SonbaharWhere stories live. Discover now