23. Bölüm: Zaman Hırsızı

50 2 0
                                    

23. Zaman Hırsızı

30 Kasım 1992

Günlerden 30 Kasım'dı, varlığına şükrettiğim insanın bir yaş daha aldığı tarih... Karsel sanki doğum gününü hatırladığını belli etmemeye çalışıyordu ya da tamamen unutmuştu. Ona küçük bir sürpriz hazırlamak istiyordum. Bütün gece bu planı düşündüğüm için bir türlü uyku tutmamıştı. Sabah ışıkları pencereye vururken, saat dokuza geliyordu. Uykulu gözlerimi ovuşturarak soluma döndüm. Karsel yatağımızda değildi. Yüzümü yıkadıktan sonra üzerimi değiştirip, salona doğru yürüdüm.

Karsel dış kapının eşiğine oturmuş, bir elini şakağına yaslamıştı. Üstündeki tişörtü çıkarmıştı. Parmaklarının arasında tuttuğu sigarayı dudaklarına götürdü. Kaygılarını yüklediği dumanı üflerken, fazlasıyla huzursuz görünüyordu. Benimle paylaşmadığı derdinin ne olduğunu bir türlü çözememiştim. Ona yaklaştığımı bile fark etmeyecek kadar dalgındı.

Aşağı doğru eğilip, arkasından boynuna sarıldım. "Sabahın bu saatinde eşikte oturmuş, ne düşünüyorsun?" diye fısıldadım kulağına.

Ürpermiş bir şekilde başını bana çevirdi. "İyi uyudun mu sevgilim?"

Yanına oturup, kollarımı dizlerimin etrafında birleştirdim. "Soruma cevap vermedin."

"Kötü bir kâbustan uyandım," dedi sigarasını yerde söndürürken.

"Ne gördün?"

"Bu ev, alevler içinde kalmıştı. Bahçemizdeki ağaçlar yanıyordu ve ben senin nerede olduğunu bilmiyordum."

"Galiba beni yangından kurtardığın gün bilinçaltında kalmış," dedim dudağımı büzerek. "Sahi hiç soramadım sana, evimizin yandığından nasıl haberin olmuştu?"

"Tesadüf değildi," dedi anlatmaya başlarken. "Sanat merkezinde, Vural'ın adamlarının seni izlediğini fark etmişti Emir. Zaten keman dersi almasının sebebi bu tür tehlikelere karşı sana göz kulak olmaktı. Arabamla adamların cipinin peşine takıldım. Garip bir şekilde evinize yakın bir yere kadar takip etmiştim. Ama beni atlatmayı başardılar. O gece içime düşen şüphe, beni kapınıza getirmişti." Öfkesi ilk günkü kadar tazeydi. "Evinizin alt katı yanıyordu ve itfaiye gecikmişti. İkinci kattaki pencerede, senin gölgeni gördüm. Sonra hiç düşünmeden ağaca tırmandım, açık pencereden içeriye atladım. Seni baygın bir şekilde bulmanın verdiği korkuyu tarif edemem Nehir..."

"Hayatımın en berbat gecesiydi. Bir suçun olmamasına rağmen çok kızmıştım sana. Sadece beni kurtarmak için çabalıyordun. Ne aptalım..."

"Benim yüzümdendi, çok korkmuştun ve haklıydın."

"Bundan sonra bir kâbus görürsen eğer, beni de uyandır ve sıkıca sarıl," diye mırıldandım. "Ayrıca bir daha sigara içmeyeceğine söz ver. Lütfen derdini izmaritlere yüklemek yerine bana anlat."

"Söz, içmem bir daha."

Yanağından öptükten sonra ayağa kalktım. "Benim gitmem lazım. Dafne ile merkezde buluşup, kahvaltı edeceğiz," dedim. Sürprizimin bozulmaması için bir bahane bulmak zorundaydım.

"Tamam karıcığım," dedi sırıtarak. Bu kelimeyi kullanması beni istemsizce güldürüyordu.

Dafne ile sözleştiğimiz gibi pastanenin önünde buluştuk. Bana yardım ettiği için ona ne kadar teşekkür etsem azdı. Çok iyi anlaştığımız için bazen bana Hande'yi hatırlatıyordu. Onun kadar sevecen ve eğlenceliydi. İhtiyacım olan şeyleri aldıktan sonra deniz kenarına gittik. Birlikte eşyaları merdivenlerden aşağı taşıdık.

Bir Gün Üç SonbaharWhere stories live. Discover now