60. BÖLÜM "ANLAMSIZ MEKTUP"

6K 314 122
                                    

Yeni bölümden hepinize merhaba çiçeklerim, hoş geldiniz.💗

Umarım iyisinizdir ve sağlıklısınızdır. 🙏

Bölümü beğenmeniz dileğiyle, hepinize keyifli okumalar diliyorum...

_____

Huzur ne demekti? Yoğun geçen bir günün ardından sıcak bir duş alıp, kahve içerek dinlenmek mi? Ya da özlem dolu yılların ardından sevdiğine kavuşmak mı? Bu örnekler daha da çoğaltılabilirdi.

Herkes için huzur kavramı farklıydı, çünkü herkesin huzuru bulduğu yer aynı değildi. Ben huzuru sevdiğim adamın kollarında bulmuştum. Onun bakışlarında, gülüşünde, beni öpüşünde...

Bundan birkaç sene önce, daha Yavuz hayatımda yokken bana bu soruyu sorsanız, kesinlikle üniversiteyi başka bir şehirde kazanıp kendime yeni bir hayat kurmak derdim. Ama şu an o kadar başka o kadar hayallerimin ötesinde bir yerdeydim ki, iyi ki demeden kendimi alamıyordum. Meğer benim bu dünyadaki tek eksiğim sevilmekti de, Yavuz gelip o boşluğu doldurmuş gibiydi. Sevgi gerçekten de insanlara iyi geliyor, onları iyileştiriyordu.

Yavuz ve ben, birbirimize iyi gelmiştik. Onsuz bir hayatı düşünmek dahi istemiyordum.

Dün dansımızdan sonra kendimi bir anda yatak odamızda bulmuştum ve en son hatırladığım kadarıyla güneş doğmak üzereydi. Birbirimize olan açlığımız o kadar fazlaydı ki, ancak gün doğduğunda fark edebilmiştik saatlerce birbirimize sahip olduğumuzu. Şimdi ise saat çoktan öğleyi geçmişti. Ben uyanalı bir yarım saat olsa da, Yavuz hâlâ derin bir uykudaydı. Elimi yavaşça kaldırdım ve alnına düşen birkaç tutam saçını geriye doğru attım. Yüzüne saatlerce bakabilir, her bir detayını ezberleyebilirdim. Aslında son yarım saattir de bunu yapıyordum zaten. Kirli sakalları yoğun ve sertti ama yüzüne öyle çok yakışıyordu ki onları kesmesini hiç istemiyordum. Kafamı biraz kaldırdım ve Yavuz'un dudaklarına onu uyandırmayacak kadar hafif bir öpücük kondurdum.

Aklımda ona güzel bir kahvaltı hazırlamak vardı. Belimdeki elini yavaşça yatağa koydum ve ayağa kalktım. Çıplak bedenimi örtmesi adına Yavuz'un beyaz gömleğini üzerime geçirdim ve banyoya giderek elimi yüzümü yıkadım. Aynada yansımamı gördüğümde, mavi gözlerim şaşkınlıkla aralandı. Dudaklarım kıpkırmızı, boynum ise morluklarla doluydu. Saçımdaki dağınıklıktan bahsetmiyordum bile. Bileğimdeki siyah tokayla saçlarımı dağınık bir topuz yaptım ve kendime daha fazla bakmadan banyodan çıktım. Dün gecenin izlerini, vücudumda bir hafta kadar taşıyacak gibi duruyordum.

Merdivenleri inerek mutfağa girdim ve ilk olarak çay suyu koydum. Buzdolabını açtığımda içinin dolu olduğunu gördüm. Bu beni gülümsetmişti. Sanırım Yavuz geceyi burada geçireceğimiz için her şeyi hazırlatmıştı. Kahvaltılıkları masaya güzelce dizdikten sonra soyduğum patatesleri kızarttım. Rendelediğim domatesleri de biber ve soğanların piştiği tavaya katarak, pişmesi için kapağını kapattım. Doğradığım salatalık ve domatesleri de masaya koyduğumda neredeyse her şey hazırdı. Kızarmış olan patatesleri tabağa aldım ve masaya yerleştirdim.

Yavuz ve bana tabak çıkartmak için üst dolabı açtığımda, tabakların epey yukarıda olduğunu gördüm. Tezgahtan destek alarak parmak uçlarımda yükseldim. Tam tabakları alacakken bir el benden önce davrandı ve tabakları alarak tezgaha koydu. Anında yüzüme yayılan gülümsemeyle Yavuz'a doğru dönmek istedim ama Yavuz belimden sıkıca tutarak bana engel oldu. Bedenini bana yasladığında dudağımı ısırarak başımı geriye attım.

"Günaydın," diye mırıldandım.

"Günaydın hayatımın ışığı," dedi Yavuz aşk dolu bir sesle.

KALP TUTSAĞI +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin