39-Nişan♣️

260 17 10
                                    

Bölüm Parçası- Emre Aydın/Beni Biraz Böyle Hatırla

39. Bölüm

"Hiçbir şey unutmadık değil mi?" Tekrar ve tekrar oflayıp teyzemin sorusunu yanıtladım.

"Evet teyzecim. Her şey hazır. Hiçbir eksiğimiz yok. Artık çıkabiliriz." Tanışma olayımızdan sonra kız isteme yapılmıştı. İstemeden iki hafta sonra, yani bugüne de nişanı yapmaya karar vermiştik. Hazırlanıp hep beraber kuaföre geçmiştik. Teyzemin telaşı geçse, beyler bizi almaya gelecekti.

"Abla artık Ahmet'i arıyorum gelsinler. Yoksa geç kalacağız!" Beste Ablam'da son isyanını yapınca teyzem sonunda sesini kesip enişteme haber vermeye gitmişti. Bende Rüzgar'a işimizin bittiğine dair bilgilendirme mesajı yolladıktan sonra beklemeye başladım. Erkeklerde aynı yerdeydiler sanırım. Yani tahminlerime göre hepsi beraber bizi almaya geleceklerdi.

"Abin umarım elbiseme çok kızmaz!" Gülerek Pınar Ablama döndüm. Çok güzel olmuştu ve eminim abim söylenecekti.

"Söylenir söylenir sonra susar ya boşver. O değil de umarım Rüzgar'da çok söylenmez ya." diyerek kendi derdimi hatırladım bu sefer. Bilindiği üzere benim sevgilim de çok fazla kıskançtı. Ama bu sefer çok fazla kızacağını sanmıyordum çünkü elbise tercihimi uzundan yana kullanmıştım.Uzun saks mavisi straplez  çok sade bir elbise giymiştim o kadar.

"O da abin gibi yapar merak etme!" Benim gibi güldü Pınar.

"Geldiler kızlar!" Teyzem gerçekten bazen genç kızdan farksız olabiliyordu. Sırasıyla içeriye dayım, eniştem, abilerim ve Rüzgar girmişti. Hepsine bakınca nefes kesici derecede yakışıklı göründüklerini fark ettim. Hepsi eşlerinin kıyafetlerine uygun kravatlarıyla çok uyumlu görünüyorlardı. Herkes eşini alıp arabasına doğru götürüyordu. Dayımın büyülenerek nişanlısını izlediğini, Aras ve Meriç Abimin söylenerek ama bir o kadar hayran bakışlarla sevgilileriyle gittiğini, eniştemin de teyzemin stresli halini yatıştırmaya çalıştığını fark etmiştim.

"Sevgilim?" diyerek Rüzgar'a baktım. Gelelden beri hiç konuşmamıştı ve sanki sıkıntılı bir ifadesi vardı.

"Bir sorun mu var?" diyerek bu sefer endişeyle sorumu yönelttim.

"Yok güzelim dalmışım. Hadi bizde gidelim." Önden yürüyüp gidince ne kadar bozulsam da bir şey demeden peşinden gittim. Benim hakkımda hiçbir yorumda bulunmamıştı ve beni beklemeden direk gitmişti. Bir şeyler olduğu belliydi ama şu anda bana yansıtmak istemiyordu sanırım.

Nişan alanına gelince etrafta arabaların gelmiş olduğunu gördüm. Sanırım en sona biz kalmıştık. Arabadan inince Allah'tan bu sefer aklına gelip girmem için kolunu bana uzattı.

"Sence de fazla güzel olmamış mısın?" Gülümseyerek başımı yere eğdim. İşte benim sevgilim geri dönmüştü.

"Sende kızların dönüp bakacağı kadar yakışıklısın ama!" diyerek bende ona cevabımı verdim. Gülerek bana döndü ama fark ettiğim bir şey vardı. Gülümsemesi gözlerine ulaşmıyordu.

"Bundan sonra kırmızı ve mavi giymek sana yasak ona göre! Fazla dikkat çekiyor." Şaşkınlıkla yürümeye devam ettim. Ne yani doğru mu söylüyordu?

Mekana girince bize ayrılan yere doğru ilerleyip oturduk. Birkaç misafirin daha gelmesi beklendikten sonra yüzüklerin takılması için gerekli kişiler sahneye doğru çıktı. 

Yüzükler takıldıktan sonra dans müziğinin çalmasıyla öncelikle dayımlar dans etti.Daha sonra diğer kişilerin de dansa kalkmasıyla orta dolmaya başladı. Rüzgar'a bakınca sıkıntılı bir şekilde bacağını salladığını fark ettim.

DÖNÜŞOnde as histórias ganham vida. Descobre agora