14-Yeniden♣️

664 26 8
                                    


Medya- Bruno Mars/When I Was Your Man

Keyifli Okumalar!

14.Bölüm

Sabah uyandığım zaman, Zeynep'in yanında yattığımı fark ettim. Gece geç saatlere kadar konuşup, sohbet etmiştik. Çoğu şeyin açığa çıktığı çok güzel bir geceydi. Geçen üç sene boyunca neler yaptıklarını, neler yaşadıklarını öğrenmiştim. Daha sonra da birbirimize sözler verip geceyi bitirmiştik.
Saate bakınca daha erken olduğunu gördüm. Yataktan kalkıp, sessizce odama geçtim. Aklıma gelen fikirle sinsi gülümsememi yüzüme yerleştirdim. Sırf Zeynep için aldığım plastik böcekleri, odasına götürdüm. Yatağının kenarındaki masanın üzerine sessizce koyup, odama döndüm. Sırada Zeynep'in çığlıklarını beklemek vardı. Bu sırada duşa girip çıktım. Programı bilmediğim için, kot-tişört kombini yaptım. Saçlarımı kurutup doğal haline bıraktım. Gözlerime çok ince eye liner çektim. Tam parlatıcımı sürecekken beklediğim çığlık duyuldu. Zeynep kulakları sağır edecek şekilde çığlık atıyordu. Kahkahamı zorla tutarak dışarıya çıktım. Herkes toplanmıştı. Emre'nin, 

"Aşkım korkma bak gerçek değil sadece plastik." Diyen sesini duydum. Daha sonra da Zeynep'i yatağın üstünde görünce, daha fazla dayanamayıp gülmeye başladım. Herkes tepkime şaşırmış gibi bakıyordu. 

"Sen yaptın de mi?" Hemen kulağımın dibinde hissettiğim nefesle titreyecek arkamı döndüm. Bir adet Rüzgar, alaylı bir ifadeyle bana bakıyordu. Utançtan, dudağımı ısırdım.

"Şey belki olabilir." diye mırıldandım. Rüzgar bu tepkime gülmüştü. 

"Eylül seni öldürücem kızım sen yaptın de mi pis boncuk."  Zeynep koşarak bana doğru geliyordu. 

"Ya gerçekten çok sorry Zey ya." derken koşmaya başlamıştım. 

"Allahım birde Zey diyor! Kaçma Zey'i  de sorry i de göstericem sana!" Zeynep arkadan, ben önden koşuyorduk. Hızla kapıdan dışarı çıkıp, arkaya doğru koşmaya başladım. Zeynep de beni takip ediyordu.

"Ben bu sporu sen beni geç diye yapmıyorum." dememle kendimi yerde bulmam bir oldu. Kendisini durduramayan Zeynep de üzerime düşmüştü. 

"Ah!" diye inledim. Dizim ve kolum çok acıyordu. Üstelik üzerimde Zeynep'in olması daha da kötü olmuştu. Biz yerde yatarken hemen bizimkisiler de gelmişti. 

"Eylül! Zeynep! Ne oldu iyi misiniz?" Sanırım konuşan Kağan'dı. 

"Ah! Zeynep üstümden kalkarsa çok daha iyi olucam." diye sızlandım. Hayır yani kızda bir şey yok hala üstümde yatıyor. 

"Oh olsun Eylül. Şimdi ödeştik işte." Pis şirret! Kıza bak üstümde yatıyor. 

"Ya kaldırın Zeynep'i ölücem şimdi." dediğimde Emre sevgilisini kaldırmıştı.

"Haha ya Eylül nasıl yapıştın yere ya." Kağan geldiği andan itibaren gülüyordu. Ona en pis bakışlarımdan attım. Daha sonra kendim kalkıyordum ki dizimin acısından inleyerek geri düştüm. Rüzgar hemen yanıma gelip kalkmama yardım etti. 

"Ah Eylül! Dizin soyulmuş ve kötü durumda görünüyor. Hadi revire gidelim." Minnetle Rüzgara, sinirle Kağan'a baktım. Zeynep ve Emre ise zaten bankalara gitmişlerdi. 

"Teşekkür ederim Rüzgar. Kendim yürüyebilirim." diyerek adım attım. Ama dizim hemen acısını göstermişti. Ağzımdan istemsiz bir şekilde inleme çıktı. Kağan ve Rüzgar hemen yanıma geldiler ve aynı anda,

"Ben seni götürürüm." dediler. Daha sonra kaşlarını çatıp birbirlerine baktılar. Şu anda çok komiktiler. Kağan'a bakınca, benimle gelmezsen bacaklarını kırarım ifadesini gördüm. Benimle dalga geçmesini ona ödetecektim. 

DÖNÜŞWo Geschichten leben. Entdecke jetzt