2-Geri Dönüş♣️

1.5K 59 0
                                    

Medya- Elvis Presley/ Don't Cry Daddy

2.Bölüm


3 koca senenin ardından artık geriye dönmeye karar vermiştim. Artık her şeyden kaçıp sığındığım Amerika serüvenime nokta koymalıydım. Abim, babam ve arkadaşlarımı daha fazla üzmeye hakkım yoktu. Zaten buraya geldikten sonra hiçbirisiyle konuşup iletişim de kurmamıştım. Sadece Abim ve ayda bir kere babamı aradım. O da sadece iyi olduğumu söylemek içindi. Evet 3 yılımı aynı bu şekilde geçirmiştim. Herkesten kaçıp acımın arkasına sığınarak. Annemin gözlerimin önündeki ölümünü unutmaya çalışarak. Ama kim annesinin ölümünü unutabilirdi ki? Bende unutmamıştım. Sadece kendimi toparlamıştım. İlk zamanki kadar güçsüz ve aciz değildim artık.

Artık kendi ülkeme, kendi insanlarımın yanına dönme vaktiydi. Türkiye'de ki arkadaşlarımdan birisini arayıp, yakınlarım hakkında bilgi aldım. Abim bildiğim üzere üniversite son sınıftaydı. Ondan, bu zamana kadar en çok üzülen babam hakkında bilgi istemiştim. Çünkü ilk önce onun yanına gidecektim. Sedat'ın öğrendiği bilgilere göre babam o yaşananlardan sonra Holding'i bir süreliğine zaten ortağı olan dayıma bırakmış. O sırada da eski mesleği olan askerlikten geçici görev istemiş ve şu anda Fethiye/Kemer Askeriyesinde albaylık görevi yapıyormuş.

Burada onun yoğun ısrarları sonucunda arkadaşım olan Melisa ile havaalanına geldik. Artık ona veda vakti gelmişti. O da ailesi ile birlikte ülkelerinden ayrılıp buraya gelmişlerdi. Geçirdiğim zor zamanlarımda sürekli yanımda olup bana yardımcı olmuştu. Valizimi yere bırakıp sıkıca Melisa'ya sarıldım.

"Eylül kendine iyi bak ve eskisi gibi olmaya çalış tamam mı? Biliyorum çoğu şey eskisi gibi olmayacak ama sen elinden geldiği kadar düzeltmeye çalış ve sana el uzatanları sakın ol ki itme! Kimse benim gibi ısrarcı olmaz bak!" Söylediklerine güldüm. Haklıydı. Bu kadar ısrarcı olmasaydı şu anda yalnız oluyor olabilirdim.

"Bu zamana kadar yaptığın her şey için çok teşekkür ederim Melisa. En kötü zamanlarımda yanımda oldun. Sana söz verdiğim gibi sözlerini dinleyeceğim." Alaylı bir gülüşle baktıktan sonra hafifçe öksürüp, muzip bir bakışla bana döndü.

"Unutma! Sevgili sıkıntısı çekersen burada sürekli seni bekleyen bir John var." Gözlerimi devirip önüme döndüm. O konularla ilgilenmediğimi söylemiştim.

"Tamam tamam asma suratını sustum. Hem sen boşver bunları. Sen, sana hayatının aşkını yaşatan Rüzgarına geri dön. Eminim ki hala seni bekliyordur." Bakışlarımı boşluğa daldırdım. Hayatımın aşkı. Rüzgar. Artık bunların bir önemi var mıydı ki? Hepsi geçip gitmişti.

"Artık bitti Melisa. O günlere geri dönüp, aynı aşkı yaşamamız zor. Biz artık bittik. Olamayız." Bu cümleleri beynim kurmuştu ama kalbim onaylamıyordu. Ama başka çaresi yoktu artık. İstese de, istemese de bunlar gerçekti.

"Kendin bilirsin canım. Ama yine de söylediklerimi dinle tamam mı? Pişman olacağın şeyler yapma." Gülümseyerek başımı salladım. Bundan ne kadar emin olamasam da, yapmayacağımı umuyordum.

"Çok teşekkür ederim canım. Bugüne kadar yaptığın her şey için ve yanımda olduğun için. Kendine çok iyi bak. Alex ile bir ömür boyu mutluluklar." Son kez sıkıca Melisa'ya sarıldım. Uçağımın kalkmasına az kalmıştı.

"Darısı senin başına. Hadi bakalım sende kendine iyi bak. Aramayı unutma." Gülümseyip baş selamı vererek check-inimi yaptırmaya gittim. Her şeyi halledip, güvenlikten geçtikten sonra, uçaktaki yerimi aldım.

..

Bol düşünceli ve heyecanlı geçen uçak yolculuğumun ardından Türkiye'ye iniş yaptık. Artık benim için yeni bir hayat başlıyordu. 3 yıldır görmediğim kişileri görecektim. Hayatıma eksiklerle devam edecektim. Beni neler beklediğini bilmiyordum. Eskiden aramız çok iyi olanlar şimdi nası bir tepki göstereceklerdi bilmiyordum ve açıkçası korkuyordum da. Yanımda getirdiğim tek valizi de aldıktan sonra dışarıya çıkıp bir taksiye bindim. Gideceğim adresi söyledikten sonra 1 saatten fazla yolumuz olduğunu söyledi. Kulaklıklarımı takıp, tekrar düşüncelerin beni sarmasına izin verdim.

DÖNÜŞWhere stories live. Discover now