15-Biz♣️

685 24 6
                                    

Medya- Gece Yolcuları/Affedecek Misin

15.Bölüm

Rüzgarı daha fazla dinlememek ve o acı içindeki yüzüne daha fazla bakmamak için koşarak odama geldim. Onun beni hala sevdiğini nereden bilebilirdim ki? Sonuçta Rüzgar Şahindi o! Beni unutur başkasını sever sanmıştım. Ya da öyle diyerek kendimi kandırıp, unutmaya çalışmışım. Bu gece karşımda tamamen farklı bir Rüzgar vardı. Ben onu ilk defa böyle görmüştüm. Gözleri dolmuştu biraz daha konuşsa belki o çelik gibi bakan gözlerinden yaşlar akardı. Ama ben daha fazla o konuşmaya dayanamazdım. Bu yüzden, kendi göz yaşlarımla beraber oradan uzaklaştım.

Odaya geldiğim andan itibaren ağlıyordum. Rüzgar'ın söyledikleri çok ağır gelmişti. Korktuğumu bilmiyordu, ya da bilmek istemiyordu.

"Eylül! Aç şu kapıyı." Rüzgarın sesini duyunca korkmuştum. Ama ağlamam hala geçmemişti. Ki geçmezdi zaten de. 

"Eylül bu gece bu konuşma bitecek. Her şeyi konuşacağız. Ya isteyerek ya da zorla." Rüzgar kendisinden emin konuşuyordu. Biliyorum yapardı da. 

"Rüzgar konuşacak bir şey yok." dedim zorla. Yoktu çünkü. Ben konuşulacak her şeyin üzerine çizik atmıştım. Zorla ve istemeyerek olsa da.

"Var Eylül. Biz varız. Geçmişimiz var. Geleceğimiz var." Neden bu kadar ısrar edip bizi zorluyordu ki?

"Rüzgar lütfen. Konuşacak bir şey kalmadı." dedim ağlayan sesimle. 

"Tamam Eylül. Sen istedin. Ben konuşmaya başlıyorum. İster dinle, ister uyu." dedi. Daha sonra seslerden kapının önüne oturduğunu anladım. 

"Ağlama Eylül. Lütfen ağlama."

-Rüzgar'dan-

Eylül ile konuşup, aramızdaki her şeyi halletmek zorundaydık. Çünkü biz bu değildik. Yine eskisi gibi olmalıydık. Yanımdan hızlıca uzaklaşınca düşünmeye başladım. Acaba çok mu üzerine gidiyordum? Ama hayır. Kesinlikle doğru olanı yapıyordum. Çünkü Eylül korkuyordu. Geçmişten korkuyordu. Bu yüzden eskiyle ilgili her şeyi reddediyordu. Ama şimdi yüzleşme zamanıydı. Her şey konuşulup tatlıya bağlanacaktı. Biliyordum. Öyle olmak zorundaydı. Biz bunları hak etmiyorduk. 
Daha fazla durmayıp Eylül'ün arkasından gittim. Odasının önüne gelince hıçkırıklarını duydum. Ağlama be Eylülüm dedim içten içe. Bilmiyordu ki her göz yaşı için, kalbimden parça söküldüğünü.
Daha sonra kendime dur Rüzgar dedim. Eğer üzülürsen, hiçbir şey konuşamazsın. Her şey yine Arap saçına döner. Kendimi sıktım.

"Eylül! Aç kapıyı!" ilk hamlemi yapmıştım. Cevap vermediğini görünce devam ettim.

"Eylül bu konuşma bitecek. Her şeyi konuşacağız. Ya isteyerek,ya da zorla!" Yavaş yavaş sinirlenmeye başlamıştım. Ne olmuştu bu kıza böyle. Önceden böyle değildi. Hiçbir şeye karşı çıkmazdı. Daha sonra beklediğim darbe geldi. Küçüğümün o cılız sesini duydum.

"Konuşacak bir şey kalmadı." Nasıl bu kadar acımasız konuşabiliyor? Konuştukça yavaş yavaş bitiyordu sözleri beni. Ama bilmiyordu işte. Lanet olsun ki inat ve korkusundan dolayı hiçbir şeyi bilmiyordu. Tamam dedim. O inatsa bende inadım. Bu gece her şey hallolup, yeniden kollarım arasına gireceksin Eylül Hanım. 

"Var Eylül. Biz varız. Geçmişimiz var. Geleceğimiz var." Dedim çaresizce. Ama onun son cevabı,

 "Rüzgar lütfen! Konuşacak bir şey kalmadı." oldu. Peki o zaman ben anlatırdım o ister dinler ister dinlemezdi. 

"Tamam Eylül. Sen istedin. Ben konuşmaya başlıyorum. İster dinle ister uyu." dedim ve kapının önüne oturdum. Hala ağladığını fark ettim .Daha sonra dayanamayarak 

DÖNÜŞWhere stories live. Discover now