40-İntikam♣️

275 15 10
                                    

Bölüm Parçası- Sıla/Boş Yere

40. Bölüm

Hep beraber kafeden içeriye girdik. Murat, sevgilisi, Rüzgar, Kaan ve ben buluşmaya karar verip bir kafeye gelmiştik. Murat zaten bizimkisileri önceden tanıdığı için aralarında sorun yoktu. Sanırım Rüzgar da, Murat'ı tehlikeli olarak görmüyordu çünkü iyi anlaştıklarını fark etmiştim. Bende Murat'ın kız arkadaşı olan Asya ile tanışmıştım. Çok güzel ve çok içten bir kızdı. Kısa sürede birbirimize iyice alışmıştık. Garsonun siparişlerimizi getirmesiyle sohbetimize devam ettik.

"Rüzgar bir sorun mu var kardeşim?" Yan tarafımdaki Rüzgar'a bakınca dalgın bir şekilde ileriye baktığını gördüm. Sanki hayatımızdan soyutlanmış gibiydi. Sanırım Kağan'ın sorusunu duymamış olacak ki yavaşça koluna dokunup onu dürttüm. Benim hareketimle dalgınlığından kurtulup hafifçe irkildi. Soran bakışlarla bana dönünce

"Bir sorun mu var?" diye sordum hafif endişeyle. Omuzlarını silkip yok der gibi Murat ile konuşmaya başladı. Bakışlarımı yavaşça Asya'ya çevirince beni izlediğini gördüm. Ona hafif gülümsememi gönderince o da bana 'canını sıkma bir şey yok' anlamlı bakışlarını yolladı. Desteğine karşılık bu sefer içen bir gülümsemeyle ona karşılık verdim. Kafenin giriş kapısının üzerindeki çanın, 'içeriye müşteri girdi' haberini vermesiyle bakışlarımı refleks olarak kapıya çevirdim. Kapıdan girenleri görmemle şaşkınlıkla elimdeki kahve fincanını düşürdüm. Hissettiğim kadarıyla üzerime dökülmüştü ama şu anda canımı yakan şey o değildi. Şu anda canımı yakan,

Zeynep ve Efe'in el ele kafeden içeri girmesiydi. 

Benim tepkimle Asya hafif bir çığlık atıp koşarak yanıma gelmişti. Bizimkisiler de bana bir şey söylüyor, üzerimi silmeye çalışıyorlardı. Ama şu anda hiçbirisinin ne yaptığını idrak edemiyordum. Sadece karşımdaki görüntüye odaklanmıştım. Onlar da sanırım çıkan sesten dolayı bizim masaya dönmüşlerdi ve bakışları direk benim bakışlarımla karşılaştı. Zeynep ve Efe bana şaşkınlıkla bakarken ben onlara ifadesiz bir şekilde bakıyordum. Birbirlerini tutan elleri yavaşça ayrılıp, gülen suratları düşerken, yavaşça yanımıza doğru gelmeye başladılar. Bende bakışlarımı onlardan çekip, bizim masaya döndüm. Kağan ve Murat ne kadar şaşkın bakıyorsa, Rüzgar'da o kadar soğuk bakıyordu. Ama bakışlarına bakılırsa, onları daha önce de görmüş gibiydi.

"Eylül?" Kafamı yavaşça bana seslenen eski dostuma çevirdim. Pişmanlık, üzüntü, endişe.. Bakışlarında hepsi mevcuttu şu anda.

"Siz kimsiniz?" diye sordum umursamaz tavrımla. Öyleydim çünkü. Ne kadar zor olsa da Zeynep meselesini kapatmıştım artık.  Benim cevabımla herkesin yüzünde şaşkınlık ifadeleri oluşurken, Zeynep hayal kırıklığı ile bakıyordu. Rüzgar hiçbir tepki vermeden öylece oturuyorken, Efe'nin ifadesi sürekli değişiyordu. Ama bakışlarındaki aşkı hissetmiştim. 

Zeynep'i gerçekten seviyordu.

"Ben senin en yakın arkadaşın, dostundum Eylül." Gülerek hatırlıyormuş gibi başımı salladım.

"Birkaç ay öncesine kadar çok yakın bir dostum vardı, evet. Ama daha sonradan onun suçlamalarına maruz kalmam nedeniyle aramızdaki her şey bitmişti." Sonlara doğru sesim, hiç olmadığı kadar soğuktu. 

"Ben sadece içimdekileri döktüm! Doğruları söyledim! Annen öldükten sonra herkes senin üzerine düşmedi mi?"

"Yeter!" O zehirli sözlerin kaynağını kesen ses Rüzgar'ındı. Baştan beri ilk kez konuşmuştu ve sözleri ortamda bıçak etkisi yaratmıştı. Rüzgar'ın sözünden sonra Efe'nin dudaklarından alaylı hafif bir gülüş çıktı. Rüzgar bir hışımla Efe'ye döndü ve tam bir şey söyleyeceği sırada bu sefer araya Kağan girdi.

DÖNÜŞWhere stories live. Discover now