Oyna benimle Bölüm 30

3.5K 94 31
                                    


Merhabalar millet..:D Erken yayın yaptım umarım beğenirsiniz..:D keyifli okumalar EFENİM...Bu arada daha öncede gördüğünüz gibi   medyada ki  ALPER..:d


Hep bir cesaret bekler insan. Ne yapmak istese, ne düşünse hep bir cesaretin gelip kendisine dokunmasını bekler. Oysa o ulaşılmak istenilen his, kalbinizin derinliklerinde gizlidir başka yerde değil. Cesaret dediğiniz o duygu, sizi gelip bulmaz. Onu çağırmanızı bekler.

Zehir olur onun görünmediği saatler size. Çünkü cesaretin  yokluğunu korku doldurur. Ve korku, sizi içine çekip hapseden yegane duygudur. O halde korkmalı mı Eren? Korkunun bedenine girmesine izin mi vermeli? Çünkü bu uzun yol gittikçe daha da uzayacak gibiydi.

Ama hep bunu istemiyor muydun Eren? Arkana dönüp kimseyi umursamadan gitmeyi? Bunu düşlemiyor muydun çoğu zaman? O halde  seni içine çeken bu hüzünde nedir? Bu belirsizlik? Yoksa yanında ki canavar mı korkutuyor seni? Yada bir diğer canavarı unutmak mı ürkütüyor? Ne istiyorsun Eren? Kurtul bu belirsizlikten. Yoksa  giderek seni daha fazla içine çekecek.

"Nereye gidiyoruz Timuçin." Diyerek başını ona çevirip nihayet konuşmuştu. Ama sessizdi kuzgun. "Neden susuyorsun?"

Gözlerini kısıp yalnızca yola konsantre olmuştu. Birkez olsun dönüp bakmamıştı ona. Rüzgar ikisininde saçlarını uçuştururken Eren dudaklarını aralamış, gözlerini kısarak onu izliyordu. Biranlığına kendisini izleyen bakır rengi saçlara sahip bu çocuğa  kaydı gözleri  sonra tekrar önüne döndü.

"Şöyle bakma." Diye mırıldandı.

"O halde cevap ver. Bir saat önce İstanbul dan çıktık. Nereye gidiyoruz Timuçin?"

"Sonsuzluğa..." Diyerek isterik bir gülümseme attı.

"Bu da ne demek?" Derken vücudu ürperdi Eren'in. Direksiyonu sıkmaya başladığında Timuçin dişlerinin arasından söylenmeye başladı.

"Aklımı karıştırıyorsun. Ben, ben olmuyorum seni gördükçe. Düşüncelerim bulanıyor.  Hislerim değişiyor.  Yapmamam gereken şeyleri yapıyorum. Lanet olası bir ibne değilim ben. Yapmayacağım şeyleri yaptırıyosun bana. Şeytan mısın Eren sen?" Derken isterik bir gülümseme attığında: "Hayır hayır. O kadar profesyonel olamazsın." Deyip bir kez daha ona baktı ve keskin gözlerini önüne çevirdi.

"Yeter kes artık. Timuçin, arabayı sağa çek."

Başını iki yana salladı kuzgun. "Ben iyi değilim. İyiye gitmiyorum. Nesin sen Eren ne? En büyük günahlarımın bedeli misin? Benim azabım ol diye mi gönderildin. Neden? Neden baktığım her yerdesin? Engel olamıyorum buna. Yiyip bitiriyor beni bu düşünce. Bunun sonu gelmeli. Bitmeli." Deyip bekledi ve devam etti.: "Hey Eren. Bunu bugün bitirelim mi ne dersin?" Diye sorduğunda, ciddi olup olmadığını anlamak ister gibi yüzüne baktı Eren.

"Bu bir intihar konuşması mıydı şimdi? Ne trajik gerçekten." Derken gözlerini devirdi ve öfkeyle soludu. "Bende değildim. Böyle olmayı ben istemedim. Ben gay değilim Timuçin. Sandığın gibi her gece bir başka adamın altına yatıyorda değilim. Kadınlardan da hoşlanıyorum ama seçme şansım yok. Ne yapsam, nereye gitsem yolum size düşüyor. Yolum siz iki canavara düşüyor." Derken adeta hırladı. "Siz dokunuyor, kışkırtıyor ve sonrada alıyorsunuz beni. Siz başlatıyorsunuz ne varsa. Ama suçlu benim öyle mi? Günahkar yalnızca benim." Derken başını hızla camdan tarafa çevirdi. Öfkeden gözleri dolmuştu. Ellerini yumruk yapmış sıkıyordu. "Konu sex'se artık kimin altta kimin üstte olduğunu umursamıyorum. Ama günah evet. Tek suçlu ben değilim EVET. Ne yapacaksın? Bitirecek misin bunu?" Gözlerini kısıp tekrar Timuçin'e döndü ve bağırmaya başladı. "ÖLDÜRECEK MİSİN İKİMİZİDE? UMURUMDA DEĞİL LAN. BUNUN BİR SONU VARSA YAŞAYALIM. AT İKİMİZİDE ELLERİNLE ATEŞE."

Ölümcül Saplantı (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin