Gerçeğin yüzü Bölüm 69

836 35 5
                                    

Selam millet ben geldim..:) Süpper bir bölümle geldim.paylaştığım fon müzikleriyle birlikte okuyabilirsiniz...keyifli okumalar..:P

*************

Saat: 21.30

Sessizce masada oturuyordu Alper, bir dakika içinde babası söylene söylene içeri girdi ve yaklaşırken:"Siktiğimin işi." Dedi. "Güçlü bir ailenin varisiymiş it oğlu it... Ne yaparsak yapalım elimizde patlayacak ve oğlum bana hiç yardımcı olmuyor." Derken derin bir nefes alıp Alper'e baktı. Oldukça düşünceliydi.

"Zarar verdi mi sana?"
"Hayır." Diye mırıldanıp başını çevirdi. Yüzüne baksa her şeyi anlayacakmış gibi.

"Doğru söyle birşey yaptı mı sana?"
"Hayır dedim baba."
Başını çevirirken oflayıp elinde ki çantasını sertçe masaya koydu Adam.
"Neden emniyette doğru dürüst rapor vermedin? Tehtid mi etti o şerefsiz oğlum bişey söyle?"
"Hayır dedim ya."
"Neden şikayetçi olmuyorum dedin öyleyse? Dalga mı geçiyorsun sen? O manyak hapisten çıkarsa aynı şeyleri tekrar yapmayacağının garantisi mi var? Giderken suratını görmedin mi nasıl bakıyordu? Sen on yedi yıldır hayattasın ben on yedi yıldır bu manyakların içindeyim. Neler yaparlar kafalarına taktıkları insanlara biliyor musun? Öldürecek misin sen beni?" Derken sesi çatladı ve kravatını gevşetti.
"Baba yapma böyle. Ben ne haldeyim görmüyor musun?" Derken kızarmış gözlerini babasının perişan olmuş yüzüne çevirdi. Adam birkaç haftada bin yaş almış gibiydi. oturduğu yerde bacaklarını açmış öylece boşluğa bakıyordu. Dudaklarını ısırırken Alper birşeyler söyleme gereği hissetti: "Hala hapiste. Ben şikayetçi olmasam da ceza yedi." Derken kızarmış gözleriyle babasının yanına adımladı. "Düşün bak eğer şikayet etseydim çıktığında bunu bir intikam olarak düşünebilirdi. Ama şimdi..." O sözünü bitiremeden babası birden başını ona çevirdi. Zira sözlerini dinliyormuş gibi değildi.
"Parada istemedi bu benden. Seni kaçırdığında beş kuruş istemedi. Yara izin yok, darp yok, ben bu herifi tanımam etmem canını yakacak hiç bir şey yapmadım. Neydi o zaman? Neden kaçırdı oğlum bu adam seni? Ne yaptı sana?"
Öylece baktı Alper.
"Hiç. Hiç bir şey."
Babası eliyle yüzünü okşarken ayağa kalktı ve tekrar Alper'e baktı.
"Önümüzde ki hafta İsviçre'ye gideceksin. Eğitimine ve yaşantına bundan sonra orada devam edeceksin. İzini bile bulamayacak."
Dediğinde Şok geçirdi Alper:
"Ne? Sen...Baba sen ne diyorsun?"
"Odana git." Derken Alnını ovaladı.
"Baba..."
"ODANA GİT." Diye bağırdığında nefesi kesildi Alp'in. Öylece bakarken birden dönüp odasına gitti. Kapıyı çarpıp sırtını dayayarak aşağı eğilirken pek çok sarsıntının ard arda geldiğini hissetti. İstemiyordu. Hiç bir yere gitmek istemiyordu. Bir kez daha sürülmek istemiyordu. Yüzü kızarınca parmaklarıyla dudaklarının üzerini tutarak ağlamaya başladı.
**********
Ne kadar süredir orada oturduğunu bilmiyordu. Öylesine bunaldığını hissediyordu ki Alper sıkıntıdan dudaklarını ısırıp koparacaktı. Haberlerde, gazetelerde, internette, her yerde kendisinden bahsediliyordu. Okula da gidemiyordu. Birden telefon sesiyle irkildi. Neyse ki telefonu hala hayattaydı. Numarayı görünce hemen açtı.
"Eren..." Dedi heyecanla.
"Alper. Bu sensin. Aman Allahım, kurtuldun demek..."
"Evet." Derken yatağına oturdu Alper.
"Neyin var? Sesin neden kötü geliyor?" Diye sorunca Eren:
"Hayır." Diyebildi Alper.
"Ah. Affedersin. Sesinin neşeli geleceğini düşünmem aptallıktı zaten. Olaylardan sonra..."
"Sorun değil." Dedi ama sıkıntıyla iç geçirdi Alp.
Bir süre sessizlik oldu ve bu durumu Eren'in yumuşak sesi bozdu:"Bak ne diyeceğim." Dedi. "Beni görmeye gelirsen çok sevinirim."
Bekledi ve dudaklarını ısırırken kabul etti Alper. Onu görmeden İsviçre'ye gitmeyi düşünmüyordu zaten. Eren kaldığı yerin adresini verdiğinde şaşırdı ama üzerinde çok durmadı ve acilen hazırlanarak dışarı çıkıp şoförü çağırdı.
"Efendim. Babanız dışarı çıkmamanızı emretti."
Kaşlarını çattı Alper:"Ne yapayım peki?" Diye sordu. "Tek başıma mı gideyim? Olur. Ama bundan sen sorumlu olursun." Dediğinde şoför itiraz edecekti ki Alp elini kaldırarak adamı susturdu. Tarık abiyi severdi ancak kimseye karşı düşünceli ve nazik olacağı bir hava içerisinde değildi. "Hem bu acil bir durum, lütfen. Arkadaşlarıma veda etmeden gitmek istemiyorum."
Derin bir nefes aldı Şoför ve homurdanarak başını eğip Alper'e kapıyı açtı.

Ölümcül Saplantı (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin