Çırpınış Bölüm 46

1.9K 73 58
                                    

Merhabalar,, işte ben ve yeni bir bölümle daha karşınızdayım.. keyifli okumalar dilerim efenim..:) medyadakiler, Eren ve Timuçin..

Bir gün öyle çok sevmeliyim ki sonsuza dek içimde kalmalı, karşımdaki kimse karşı koyamamalı, Bir gün öyle çok sevmeliyim ki beni yaktıklarında bile kalbim sapa sağlam kalmalı, bu sevgiden utanmamalı, bu sevgiyi boşa harcamamalı diye düşünüyordu Eren

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bir gün öyle çok sevmeliyim ki sonsuza dek içimde kalmalı, karşımdaki kimse karşı koyamamalı, Bir gün öyle çok sevmeliyim ki beni yaktıklarında bile kalbim sapa sağlam kalmalı, bu sevgiden utanmamalı, bu sevgiyi boşa harcamamalı diye düşünüyordu Eren. Ayaz'ın soğuk bedeninde bir sıcaklık ararken. Biranlıktı. Belki de hayatında yalnızca bir kez dilediği garip bir dilek.

Ancak, böyle olacağını bilemezdi. Kalbinin böylesine  korkunç iki canavar için çarpacağını tahmin bile edemezdi. Ayaz'ın pençelerinden kaçmak isterken bir başka canavarın tuzağına düşmek akıl mantık alır iş değildi. Ondan nefret ederken zamanla ona kapılmak düşmek değilde neydi?

Başına saplanan keskin bir acıyla inleyerek yatağından doğruldu Eren ama gözleri kararıyordu.  Suya ihtiyacı vardı. Yarı baygın gözlerle, ağrının geçmesini dilerken dolaba yaklaşmaya çalıştı. Tezgaha dayandığında ağrı şiddetlendi. Bir kaç gündür bu kadar şiddetli değildi. Ne olmuştu yine, stres yüzünden miydi?

Kendine su doldururken alt çekmecede ki ilaçlarını aldı. Birini yutarken pencerenin yanında ki sandalyesine oturup dışarıyı izledi. Yağmur dün gece deli gibi yağmıştı. Bu sabah ise yerini puslu bir havaya bırakmıştı. Saate baktı. Henüz yediydi.

     Derin bir nefes aldı ve yerinden  kalkıp banyoya girdi. Sıcak bir duş vücuduna iyi gelebilirdi. Yan daireden gelen slow bir müzik sesi ise tüm düşüncelerini bastırıyordu. Sıcak suyun altında sırtını soğuk duvara yaslayıp gözlerini kapadı. Camlar buğulanmıştı. Dudaklarını ısırdı. Yavaşça eğilerek duvarla birleştirilmiş tahta oturağa otururken inledi ve bacaklarını birbirine bastırıp elleriyle tahtanın iki yanını da sıkmaya başladı. Hızla nefes alıp verirken bir dokunuş hissetti. Yavaşça boynundan başlayarak göğsüne dek indi. Şimdi dudaklar doldurdu yerini.

"Immh, T-Timuçin. Sen ne..." Sözleri asılı kalırken Kuzgun onu oturduğu yerden doğrultup tuttuğu bacağını kaldırarak kendini iyice ona bastırdı.

"Eren..." Diye fısıldarken inledi Eren.

"Yapma. Yapma Timuçin." Kuzgun dudaklarını boynunda gezdirirken mırıldandı.

"Neyi yapmayayım Kedicik."

"Kes şunu." Derken parmaklarıyla kuzgunu sıkmaya başladı. Ama o Eren'i okşarken öpücüklerine devam ediyordu. Hareket etmeye başladıklarında "Dur Timuçin." Diye inledi Eren, giderek sertleştiğini hissediyordu. Onun dokunuşlarıyla başının döndüğünü fark ettiğinde: "Dokunma bana." Diye fısıldarken omuzunu sıktı.

"Canın mı yanıyor?"

Ölümcül Saplantı (+18)Where stories live. Discover now