Çelişki Bölüm 32

3.8K 97 45
                                    

Derler ki: Okyanusta ölmezde insan, gider bir kaşık sevda da boğulur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Derler ki: Okyanusta ölmezde insan, gider bir kaşık sevda da boğulur. Öyle miydi acaba?  Ancak onunla olmak tıpkı: olmayacak bir nedeni, gelmeyecek bir gideni, beklemek gibiydi. Elini ateşlere daldırıp onu korkusuzca ordan çıkarmak gibi. Yapılabilir miydi sahi? Gerçekten bu ateşten çıkmanın bir yolu var mıydı?

Yoktu. Yasak meyva yendiğinde işlenilen suçun daha büyüğüydü onların ki. Pompeinin taşa dönüşme nedeniydi. Öylesine sürülen bir laneti çekmişlerdi üzerlerine. Doğru değildi bu biliyorlardı. Biliyorlardı ama ellerinde değildi. Elinde değildi Timuçin'in. Onun bir anlık bakışı, hararetli sözleri ve bir türlü bitmeyen bu korkunç arzularıyla savaşamaz hale gelmişti. Gülü değil, dikenini sevmek gibiydi onun ki. Ateşin sıcağını değil, yakıcılığını sevmek gibi.

Farklı değildi Eren de, korkuyordu ama korkmak bir işe yaramıyordu. Artık ne yapacağınıda kestiremiyordu. Tıpkı seviştiği o kızın söylediği gibiydi Timuçin, dediği gibi korkunç. Tutkularından kaçamıyordu. Kendi tutkuları, onun tutkularıyla birleşip ikisini de yakacak bir cehennem ateşine çeviriyordu.

Ama kollarının arasında kulakları uğuldayıp, zevkle başı dönerken tüm bu soru ve sorunları o anda unutuveriyordu. 

Lanet olsun,  kaç saattir bu haldeydiler? Kaç saattir onun kollarındaydı Eren? O koca yatağa sığamaz olmuşlardı şimdi. Üzerine abanmış, bacaklarını tutarak, hızla içinde gelip giderken  gözlerini sıkıca kapamış dudaklarını ısırmıştı Eren.

"Ti, timuçin." Derken omuzlarını tuttu. "Hadi.. g,gel artık." Timuçin'in boğuk sesi kulağında yankılandığında sanki mümkünmüş gibi titremişti.

"Bekle biraz daha..."

Başının döndüğüne emindi bakır saçlı kedi. Hızla nefes alıp verirken derinden gelen sesleri odanın içinde yankılanıyor, elleriyle çarşafı sıkarken başını yukarıya kaldırarak kıvranıp mırıldanmasını sürdürüyordu.

"Kuz...Ah, ah hadi. Hadi Kuz-gun."

Timuçin, bir kez daha  hırlarken Eren'in omuzunu ısırdı. Ondan tiz bir ses duyduğunda yavaşça boynuna döndü. Aniden belinden kavrayıp oturduğunda onuda kendisiyle oturttu.

"Devam et..." Diye fısıldarken, Eren de parmaklarını kuzgunun ensesinden saçlarının arasına geçirip, kalçalarını oynatmaya başladı. Sonrada onun çenesini kaldırıp nefes nefese yüzüne baktı.

"Yüzünü görmek istiyorum." Derken Kollarını boynuna sardı. O anda hızla kendine bastırdığında Timuçin,  biranda acıyla irkilip inleyerek başını yukarı kaldırdı Eren ve alt dudağını ısırırken gözlerini kapadığında Timuçin, boynunu öptü ve onu tekrar yatırdığında bir kez daha hızlandı. Saniyeler sonra onun inlemeleri içinde kendinden geçti.

İkisininde nefesi kesilmişti. Eren öylece kalmış kolları ve bacaklarıyla onu kendine hapsederken gözlerini kapamış nefes almaya çalışıyordu.

Ölümcül Saplantı (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin