Saplantı Bölüm 42

2.2K 70 72
                                    

Merabalar efenim yeni bölümümüzle geldim..:D medyada ki,  alexandre desplat ın the meadow eseri.. konumuzla bağlantılı dinleyebilirsiniz.. Ve medyadaki resimde Alper'imiz var..:)
keyifli okumalar..:D

Bazen olmak istediğimiz kişi olmaktan öyle çok uzaklaşırız ki, olmak istemediğimiz birine dönüşürüz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bazen olmak istediğimiz kişi olmaktan öyle çok uzaklaşırız ki, olmak istemediğimiz birine dönüşürüz. Yapmak istemediğimiz şeylerin içine öyle derinden dalarız ki, zarar vermeyi en son düşündüğümüz kişiye cehennem azabı yaşatırız. Her şeyden soyutlanmak mı gerekir o vakit? Yada herşeyi soyutlamak. Kalbi, bedeni, ruhu ve eğer kaldıysa vicdanı?

Bir filmde aktör ne de güzel anlatmıştı öyle vicdanın ne olduğunu: Her insan bir kere vurulur sırtından bu hayatta. Çünkü her kardeş, her dost, her sevgili bir parça vicdansızdır. Ne acıydı sahi. Bu doğru muydu? Boş bir evren gibi vicdanı olmayan insanların dünyası bu kadar karanlık mıydı? Yere çakılacağını bilmeden sonsuza dek düşülebilir mi?

Bunu kavramaya çalışıyordu Alper. Bir boşluğa düştüğünü hissediyordu. Düştüğünü ama yere çakılmadığını. Sürekli sonu olmayan bir karanlığın içine düştüğünü hissetmek onu giderek daha fazla korkutuyordu. Biliyordu bunun sonu yoktu. Zira yanındaki bu canavarın bir kalbi yoktu.

Kaan usulca Alper'in yanından sıyrılıp kapıya yürüdü. Örtmeden evvel arkasına baktı. Alper, ayakları ve üzeri çıplak bir halde yatağın üstünde yüz üstü yatarken, sağ elini çenesinin yanına koymuş öylece pencereden yağan yağmuru izliyordu. Kaan gözlerini kıstı ve ardından kapıyı kapadı.

"Efendim."

Hemen arkasında bekleyen takım elbiseli, gözlüklü esmer bir adam Kaan'a haberlerini iletmek için bekliyordu.

"İyi iş çıkardın." Dedi Kaan adama hala arkası dönüktü. "Onlar." Deyip durdu. Yutkundu ve devam etti. "Onlara ne oldu?"

"Şey, arabaları uçurumdan denize yuvarlandı. Muhtemelen sağ çıka..." Adam sözünü bitirmeden Kaan elini kaldırıp onu susturdu.

"Anladım. Gidebilirsin."

Adam başını eğip gidecekken Durdu ve Kaan'a baktı.
"Yaşınıza rağmen yaptıklarınız oldukça sorumluluk getiren şeyler. Ve bu durum toplum açısından hoş görünmeden yargılanabilir. Ama ben anlıyorum. Benim onayıma elbette ihtiyacınız yoktur ancak yinede bu esirinizi olduğundan çok daha fazla yıpratacaktır. Onu kaybetmek zamanla sizide yıpratır." Dediğinde adam. Bu kez başını kaldırıp ona baktı Kaan.

"Onun dışında kimseye ihtiyacım yok. Kadın yada erkek olması benim umurumda bile değil. Ona böyle davranmak istemezdim. Onu kendime bağlamak yerine daha fazla uzaklaştırdım. Bana oldukça kızgın." Deyip isterik bir gülümseme atarken başını çevirip kollarını birbiri içine atarak duvara yaslandı Kaan. "Başka ne yapacağımı bilmiyorum. Alper hayatının sonuna dek benden nefret edecek. Ona artık ulaşamasamda umurumda değil. Ne olursa olsun umurumda değil. Bizi bağlayan tek şeyin nefret olmasını bile umursamıyorum. Ben nasıl bu hale geldim böyle?" Deyip derin bir nefes aldığında, adam başını aşağı eğerek uzaklaştı. Kaan dudaklarını ısırırken başını duvara dayayıp tavana baktı. Gözlerinde ki yaşları yanaklarına süzülürken. "Sarışın. Senden başka kimse kalmadı. Sende terketme beni." Diye fısıldayarak gözlerini kapadı.

Ölümcül Saplantı (+18)Where stories live. Discover now