FİNAL

59.5K 2.1K 453
                                    

  

Yaşama tutunmak için tek bir dalı olmayan amaçsız kimsesiz bir yarım akıllı olarak kaldım. Onu gördüğümde kesilen nefesime kimi zaman kızarken şimdi inip şişen göğüs kafesime hala atmaya devam eden kalbime kızıyordum onsuz ne anlamı vardı ki.  'Dur artık dur!' isyan ediyordum . İnatla devam eden vücut fonksiyonlarıma isyan ediyordum.

 'Yaşamadığım çekmediğim hangi pislik kaldı ki al artık canımı!' diye isyan ediyordum. 

En güvendiğiniz ve en sevdiğiniz  sizin için bir tehdittir en zayıf noktalarınızdır onlar. Bana yapmaz dediğiniz insanlar. Hiç ummadığınız bir zamanda, ummadığınız yerde, hiç ummadığınız şeylerle vururlar sizi.  Hazırsız yakalanırsınız. 

En güvendiğimdi Emre. Kardeşim, sırdaşım, abim, babam, arkadaşım herşeyimken ona bu kadar güvenirken bana bunu nasıl yapardı. Artık bunu düşünmeyi geçmiştim ondan o kadar nefret ediyordum ki. Öylesine bir öfke vardı ki içimde.

Bu kadar güvendiğim adam bu muydu dedim. O an koptu işte herşey hani öyle bir an olur ya herşeyden koparsınız dünyadan soyutlanırsınız. O andan sonra bende herşey koptu. Yaşayan bir cesete dönüştüm. Kötü bir kabuscasına bitmesini bekledim bitmedi yaşarsam hemen geçer biter sandım herşeyi dibine kadar tatmakdan ötesine gidemedim.

Yaşadıkca katlanan acı, Öfke, hiçlik, kin, kırgınlık, kimsesizlik, çağresizlik, umutsuzluk, pişmanlık hepsinin en dibini gördüm. Hatta dafa fazlası kaldırabileceğimden kat kat fazlası. Ruhsal duygusal acıdan daha öteydi nasıl fiziksel acıya dönüştüğüne akıl sır erdiremiyordum. Deliriyordum...

  Sevdiğim adamı gözü kırpmadan vurdu. Deniz'in o anki bakışını gözümün önünden silemiyorum. O anki savunmasızlığı çağresizliği "o sana emanet" derken ki hala Emreye karşı olan beklentisi umudu. 

Yaşananlar film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu. Onu o halde bıraktılar kimse  yardım etmedi. Göz göre göre ölümünü izlediler. 

Emre bir o kadar sessiz ve perişan yüzünden belliydi üzüntüsü. Benim çırpınışlarımı perişanlıkla izledi. Can'sa ifadesizce .

Beni ondan koparırcanına ayırdılar. Sürükleyerek götürürlerken o simsiyah kipriklerine simsiyah saçlarına solup giden yüzüne son kez bakabilmiştim. Son kez! 

 Oysa beni korkutsa da sinirli deli deli bakışlarını severdim ona bakmakdan asla bıkmazdım utansam da bazen deli cesaretiyle kömür gözlerinin içine inatla bakardım ona asla doyamazken bir daha onun bana asla öyle bakamayacak oluşu Deniz'in olmayacak olan düşüncesi aklıma geldikce deliriyordum. Yaşayamadıklarımıza ona dokunamayacak olmama, kokusunu duyamayacak olmama, onu göremeyecek olmama deliriyorum. Ne yaparsam yapayım o geri gelmeyecek. Bu nasıl bir çağresizliktir. 

Çırpınıyordum gücüm yetmiyordu bağırıyordum sanki hepsinin kulağı bana sağır gibi duymamazlıkdan geliyorlardı. Bir umut ellerinden kurtulurum  diye bir kez daha yüzüne bakabilmek için son gücümle çırpındım ama nafileydi.

Özel bir uçakla beni Türkiye'ye getirdiler. Pencereleri bile olmayan bir odaya tıktılar arada Deniz'in sesini duyuyordum. 

"Bekle!" diyordu bana .Hayali gelir gibi oluyordu gözümün önüne uçup gidiyordu. 

Buna katlanamıyordum. Buna katlanamıyorum. Katlanamıyorum.

Orada ne kadar kaldım bilmiyorum güneş ışığını bile görmüyordum. Kaç gün kaç gece... Dışarıda ki hayattan bir haber olmuştum. Artık Deniz'i görmemeye başladığımda paniğe kapılmıştım ne yapacağımı şaşırmıştım.

Psikopat kocamWhere stories live. Discover now