34. Hazırım.

167K 4.1K 1K
                                    

+18 yerler mevcut dikkat ! 

Uzun bir suskunlukdan sonra Deniz  konuştu.

" Artık burdasın. Seni bi r tek ben göreceğim bir tek ben dokunacağım bir tek benle konuşacaksın." 

" Ben senin evcil fahişen mi olacağım?" 

Kafasını yan yatırıp ifadesiz kömür gözlerle baktı." Kendini nasıl görmek istiyorsan."

Sinirle parmaklarımı anlımda gezindirdim. " Evlilik anlaşmasında bile bu yoktu." diye bağırdım. 

Sesimi bastıracak şekilde o da kükredi "Artık anlaşma yok!" Titremiştim. Yine çocuk gibi ağlama Melis aaah! Lanet olsun...

" Ben karanlıkdan korkarım." hıçkırığın arasından ağzımdan kaçmıştı. 

" Sana yapabileceklerimden değilde karanlıkdan mı korkuyorsun. Ahh küçük bir kız çocuğuyla mı evlendim ben! " İsyan eder gibi bıkkınlıkla konuştu. Ve odayı terketti. Odada hiç birşey yoktu.Sadece asılı bir kum torbası vardı. 

Sonbahara girmiştik artık. Havalar soğuyordu. Yapraklar dökülmeye başlamıştı. burasıda çok serindi . Üşümeye başlamıştım. Duvar dibine sinip bacaklarımı kendime çekip oturmuştum. Karşımda duran duvarın üstünde küçük parmaklık bulunan pencereleri vardı. Ordan az biraz ışık süzülüyordu içeriye. Kendimi Deli hastanesinde hissetmiştim. Dizlerimde ki kurumuş kan ve yarama yüzümü buruştutrarak bakmıştım. Canım yanıyordu. Fiziki ve ruhsal bir çöküm içerisindeydim. Burdan nasıl kurtulacaktım. Rüzgar uğultusuyla irkildim daha çok korkmaya başlamıştım. dizlerime daha sıkı sarıldım.

Korkuyordum. Hava yavaş yavaş kararıyordu.Deniz geldiğinde kutsal damacanadaki kız gibi tavanda yürürken bulabilirdi beni. Aklıma her türlü 3 harfli hayaletli lanetli şeyler geliyordu. Gözlerim odanın dört bir tarafını tarıyordu. Sanki bir yerden birşey fırlayacak gibiydi. Tetikde hissediyordum. Aklımı kaçıracak gibi hissediyordum.

 Kendimi romantik dram komedi bir hikaye içinde değildi korku hikayesi içinde gibi hissediyordum. 

Hava tamamen kararmıştı. Sadece sokak lambasının sarımtırak ışığı parmaklıklıı pencereden yere az biraz ışık yansıtıyordu.

Gözlerim dolu dolu etrafa göz gezdiriyordum ve çok üşüyordum. Tımarhane bile buradan daha iyidir. İçimden Deniz'e yalvarıyordum gelip beni burdan çıkarması için. Gece bitse hemen diye dualar okuyordum. 

Rüzgar dahada şiddetlenmişti anlaşılan uğultular artmıştı. Ellerimi saçlarıma geçirip yolmaya başlamıştım.  Beynim bana oyun oynuyordu sanki bir noktaya hipnoz olmuş gibi kalmıştım. 

" Deniz nolur gel... gel artık.. Deniz nolursun  ." ağzzımdan tekerleme gibi sadece bu dökülüyordu. Çocuk gibi yalvarıyordum boş duvarlara  burda tek sıcak şey göz yaşlarımdı soğuk yanaklarımdan süzülüyorlardı.

Omzumda pat diye bir el hissettim. Çığlıkla titreyerek kendimi çektim gözlerimi sım sıkı ellerimle kapatıp Deli gibi ağlamaya başladım. 

" Melis ! Melis! Benim!" Deniz'in sesi kulağımda yankılanıyordu.Öyle şiddetli ağlıyordum ki kendi sesim kulağımı tırmalıyordu. 

Kaslarım öyle gerilmişti ki tüm vücudum taş gibi kesilmişti. 

Ellerimi yüzümden bir kuvvetle ayırdı. Öyle şiddetli bir tokat yemiştim ki Deniz'i yeni yeni fark ediyordum. 

" Deniz!" diyip daha çok titreyerek ağlamaya başladm. Kasllarımı o kadar ççok sıkmıştım ki şimdi istemsiz şekilde kasıyorlardı.

Sım sıkı sarılıp kafamı göğsüne bastırdı. Onun vücudu yanında benim tenim buz gibi kalmıştı.

" Geçti! Geçti!" saçlarımı okşamaya başlamıştı.

" Nolur gidelim burdan Deniz! Noluur."

 Beni kucaklamıştı küçücük bir bebek gibi kollarıyla sarmıştı. Ama hala korkuyordum korku  flmin içindeymişim gibi hissediyordum sanki her an birşey beni bacağımdan yakalayacak gibi hissediyordum. Deniz'e daha çok yapıştım. Odadan nihayet çıkmıştık. Merdivenleri bir bir çıkarken ışık git gide gözümü kamaştırıyordu. 

Salona gelip beni bırakmaya çalıştı ama öyle yapışmıştım ki ayrılmaya niyetim yoktu. Bu kez oda kendini kanepeye attı kendini üzerime düşmüştü. Kollarını iki yannıma sabitleyip üzerimde asılı kalmıştı . 

" Beni çok zorluyorsun biliyorsun değil mi ?" dedi. Ne dediğini anlamayarak ifadesizce küçük çocuk gibi ona baktım. Altında adeta kaybolmuştum küçücük kalmıştım. Kendini  kanepede yanıma bıraktı. ona dönüktüm ve şuan nerdeyse dudak dudağaydık. Gözlerini gözlerimden ayırmadan öylece bakıyordu. Burun buruna yatıyorduk dip  dibe gerilmiştim yutkundum. 

Yakasıdan tutup kendime birazda yaklaştırdım çenesinin altına girdim. Onun bedenine sığınmıştım adeta ve öylece kaldım. Sertce yutkundu bir süre hareketsiz kaldı ve daha sonra kollarıyla beni sardı.

O kadar korkunnun ağlamanın arkasından uyku bastırmıştı. Yarı baygın

" Deniz'sizz Melis olmuyormuş." diye mırıldandım. Anlımda bir sıcaklık ve ıslaklık hissettikden sonra uykuya daldım.

Uyandığımda yanımda kimse yoktu. Mutfağa doğru seslendim ses seda yoktu. Etrafa bakındım ama Deniz yoktu. Bahçeye açılan camdan yansımama baktım. Üzerimde Deniz'in siyah gömleği vardı hala altımda iç çamaşırım saçımı dün yolmuştum yüzümde çeneme kadar akmış rimel vardı perişan görünüyordum. Yukarı çıktım bir duş alırsam kendime gelirdim ama hala dünden üzerimde kalan bir ürperti vardı. Hala korkuyordum. Deniz neden gitti ki? Beni neen böylece bıraktı?

Yatak odasına girdiğimde su sesini duydum çocuk gibi gülümsedim. Beni bırakmamıştı. Çıplak ayaklarımı zeminde şapırtatarak banyona girdiğimde Deniz duş kabinindeydi.  Üzerimdeki gömleği üzerimden sıyırdım. İç çamaşırlarım vardı sadece üzerimde kabinin buğulanmış camından Deniz'e baktım.

Yavaşca kapıyı açtım. İçeri girdim kapıyı kapattım. Yavaşca arkasını döndü ağzı yarım açık bana baka kalmıştı. Saçları anlına dökülmüştü su aheste ahese üzerinden kayıyordu yarım açık ağzı  hafifden çıkan kirli sakalı çenesinden akan su göğsünden karın kasından çizgi çizgi akan su o kadar seksi görünüyordu ki.  Tepemizden akan su benide ıslatmıştı  Çenemden akan su göğsümün arasından aktığını hissediyordum. Gözlerinde yüzünde çapkın bir ifade oluştu. Kalça kemiğimin hemen üzerinden ellerini kaydırarak belime kollarını sardı.

Tüm masumluğumla kollarımı boynuna sardım kendime çektim. Sudan ıslanan yarım dudaklarına ufak bir öpücük kondurdum. Yüzündeki gülücük büyüdü .

" Ne yaptığının farkında bile değilsin." diyip elleriyle kafamı sabitledi dudaklarıma hırsla asıldı.   

ılık su üzrimizden akarken  aldırış etmeden deli gibi öpüşüyorduk. Git gide bu öpüşmede daha çok ustalaşıyordum ilk baş çocuk gibi dudaklarımı dudaklarına değdiren ben şimdi usta bir fahişeymiş gibi onun dudaklarını talan ediyordum. 

Eli yavaş yavaş okşayarak sütyenime geldiğinde bir çırpıda açıp göğüslerimi özgür bırakmıştı. Sütyenimi hızla çıkardı ve duş teknesinin içine bıraktı.

Belimi kendisine iyice çekip bastırdı. Göğüslerimiz birleşmişti. Beni kendisine deli gibi bastırıyordu. 

Elleri kalçama kaydığında sık sıkı tutup kendine bastırdı. Altımdaki sertliği hissediyordum. 

Banyoda benim iniltiim yankılandı bunun üzerine Deniz pişkince gülümsedi.  Zor güç dudaklarımı onunkilerden ayırabildim. Ama hala öpme mesafesindeydim. 

Dudaklarım onunkilere değerken ağzının içine nefes nefese konuştum. 

" Ben hazırım." 

----------------------------

" Diyar pala -Seviş benimle" şarkıyı bu bölüme uygun buldum :D 

Psikopat kocamWhere stories live. Discover now