Geçmişimizdeki zehir.

40.8K 1.6K 172
                                    

 İkimizde birbirimize  kendimizi tamamen açmıştık.   Artık bir bütündük bizdik  onu daha iyi anlıyordum ve artık düşman edinmemeye karar vermiştik işte trajik bir sonuç. Zaten yeterince kıskananımız vardı. Yeterince istemeyenimiz varken birde biz sorun çıkarmıyorduk. Düşmanımız dost, dostumuzun düşman olduğunu görmüştük. Farkında olmasak da çevremizde dost diyebileceğimiz insanlar vardı. 

Birşeyleri kabullenmiştim. Herkese güvenmenin bir sınırı vardı. Her şey değişebilirdi doğru yanlışa yanlış doğruya. 

Benim doğrum en büyük yanlışım olmuştu ve neredeyse hayatımdaki tüm doğrularımı götürmüştü. Güven sadakat merhamet sevgi korku kaybettiğim bir çok duygum olmuştu.

Sıçrayarak uyanmıştım yatak da odayı taradım Deniz yoktu. Seslendim ama ses gelmedi. Yatakdan bıkkınlıkla kalktım. Banyoya doğru yöneldiğimde beyaz mobilyanın üzerindeki aynanın üzerinde kırmızı kağıt ilişti gözüme. 

" Geçmişimizdeki zehir temalı bir gün ne dersin? 22.00 da hazır ol."

Ne olduğunu merak etmiştim deli gibi. Evde akşama kadar zaman geçirmiştim. Saat 21.30 da giyinmeye odaya çıktım. Siyah dar bir pan.tolon geçirdim bacaklarımdan ama o kadar zayıflamıştım ki dar pantolon bile artık bol geliyordu. Kahverengi bir kemer taktım. Pantolonun paçalarını katladım. Pantolon üzerine bol siyah bir tişört giydim ve önünü pantolonun içine sokuşturdum, siyah beyaz spor ayakkabımı giydim. Saçımı sabahdan rahat olsun diye örmüştüm örgüyü açıp iyice dağıttım ve kabarttım. Saate baktığımda 22.00'dı. aynanın üzerindeki kağıdı cebime sokuşturdum. Aşağı inip beklemeye başladım. Zilin ani sesiyle sıçradım. Bu sıçramalar öncekilere nazaran azalmıştı. Kapıya koştum.


" Gökdağ?" dedim. Şaşırarak ateşkes imzalamıştık onunla ama burada ne arıyordu merak etmiştim.

" Deniz'in sıçanı." dedi gülerek. 

Gözlerimi devirdim bıkkınlıkla oflamıştım. Şunun bile ağzına sakız olmuştu. 

" Ne var niye geldin?" bir ev sahibine göre fazla serttim farkındayım ama sürekli sinirlerimi bozuyorlardı. 

" Temalı bir günmüymüş bişeymiymiş anlamadım hadi." dedi. Neden Deniz gelmemişti de bu gelmişti ki. 

Eski bir tamir dükkanına gelmiştik. Arabadan indik ve etrafı taradım burası fazla sessiz gelmişti ve ürkütücü böyle bir yerde ne işimiz var Deniz? Yeterince karanlık görmedik mi? diye söylenmeden edemedim. 

" Ya birşey soracam niye sen ? " dudağımı yaladım. "  Harun'a, Mert'e filan kıran mı girdi hayır yani niye sen ?"  

Pişkince sırıttı. 

" Onuda kocana sor ateşkesi fazla derinleştirdi galiba." dedi. 

Kocam evliyiz eve ama fazla garip durmuyor mu ? Deniz ve ben karı koca hala birşeylere alışamamıştım. O benim psikopat kocamdı ben onun sıça... tövbe tövbe ne sıçanı ya! 

Gökdağ yürümeye başladığında hızla bende onu takip ettim etrafa göz gezdirerek demir kapıyı gıcırtatarak açtı. Boş geniş bir mekandı. Sol tarafda yeşil bir kapı vardı . Öksürük sesi duyduğumda irkildim. Hızla sesin sahibini aradım.

Emre ! Baştan aşağı onu süzdüm kıyafetleri parçalanmış her tarafı kanlar içindeydi.

" Şerefsiz!" acıyla bağırdım.

Emreye koşarak yaklaşırken arkamdaki ayak sesleri arttı.

 Üzerine atılıp son gücümle parçalarcasına vurmaya başladım.Hepsinin acısını tek tek çıkaracaktım. Bize yaptıklarının hesabını verecekti. Deniz'in bebeğimin... Hırsım içimdeki kin bitmek bilmemişti . Gücüm kalmadığında yere çöktüm. Deniz benim kaldığım yerden devam ediyordu. Ben ne kadar vurursam vurayım Deniz'in vuruşlarının yanında hafif kalıyordu bende geri çekilip inlemelerini dinleyerek zevkle izlemiştim. O kadar paralamıştı ki artık yüzü dağılmayı geçmişti yüzü tanınmaz haldeydi. Benim yalvarışlarım aklıma geldikçe tutamıyordum kendimi utanç vericiydi ve hırsdan içim içimi kemiriyordu.

Ne yapsak az kalıyordu. Benim yalvarışlarımı duymamıştı umursamamıştı. Ayağa kalktım terden yüzüme yapışmış saçlarımı elimle geriye attım. Gözüme parlayan metalin yanına gittim bir tonavidaydı. Elime aldığım bir tornavidayla yanlarına gittim Deniz'i üzerinden yaka paça çektim.

"Sen benim yalvarışlarımı duymamıştın!" dedim. Ağlıyordu ağlaması sinirlerimi bozuyordu. 

 Tekmeyle kafasını yana yatırdım elimdekini kulağına sapladım. Sanki bir nebze rahatlatmıştı. Deniz'in o anki şaşkınlığını unutamam kabul benden beklenmeyen bir hareketti ama kesinlikle yanlış olduğunu kabul etmeliyim. Aklımdan yapacak bir çok şey geçerken Emre orada ölmüştü. Hırsımı alamayıp kendime kızarak cansız bedenini tekmeledim defalarca. Artık tekme atacak gücüm kalmadığında Deniz beni uzaklaştırmıştı. 

" Deniz bırak!" avazım çıktığı kadar bağırdığımda Deniz beni kuvvetle uzaklaştırmıştı. 

" Tamam geçti artık! Geçti! Geçti Melis!" 

Şaşkınca etrafa baktım. Herkes buradaydı Harun, Mert, Erdem, Harun... Kendimi o kadar kasmıştım ki Deniz'in bana sarılmasıyla ne yapacağımı bilemedim ve kendimi kollarına bıraakıp.

 İçim çıkana kadar ağlamaya başladım. 


Psikopat kocamWhere stories live. Discover now