C❶

1.7K 214 111
                                    

"Aman Tanrım, Luke! Daha hızlı!"

Arkamızdaki arabadan gelen silah sesini duyunca hızla Luke'a yanaştım. Luke, gaza daha sert bastı ve derin bir nefes aldı. (Y/N; Daha ikinci bölümdeyiz ne sanmıştınız ki?)

Ashton başını camdan çıkarıp arkadaki arabaya bakmaya çalışırken bir el daha kurşun sesi duyduğumda hızla onu geriye çektim. "Kendini öldürtmeyi mi planlıyorsun sen?!"

Ashton somurttu. "Sadece olasılıkları değerlendiriyordum," dedi gözlüğünü çıkartıp gözlerini ovuştururken. "Ve bu gidişle kesinlikle yakalanacağız."

Artık kaçan çocukları tekrar o kamplara teslim edenlere ciddi miktarlarda para ödülü veriliyordu ve o sikik toplama kampına geri dönme fikri de sinirlerimi bozmaya yetmişti. Yumruklarını sıktım ve "Hayır yakalanmayacağız." diye mırıldandım.

Ben camı açmadan önce karavanın arkasına isabet eden kurşunu duydum. Birkaç saniyeliğine de olsa güvende olduğum için pencereden başımı uzattım. Ashton'ın şu anda arkamda göz devirdiğinden kesinlikle emindim.

Gözlerimi kapattım ve sadece yüzüme çarpan rüzgara odaklandım. Rüzgar kahverengi saçlarımdaki sarı tutamları dağıtıyordu. Derin bir nefes aldım ve oksijenin tüm hücrelerime yayıldığını hissettim. Silahın tekrardan ateşlendiğini duyduğumda rüzgarın bana doğru gelmekte olan kurşuna hızla çarpmasını emrettim.

Kurşun bana değmeden yere düştü.

Gülümsedim ve gözlerimi açtım. Arkamızdaki arabanın sürücüsü olan kadın korkuyla karışık bir sinirle bana bakıyordu. "Ashton, yardım et bana!" diye seslendim içeriye.

Ashton yanıma geldi ve ben rüzgarın onun arabasına daha hızlı çarpmasını sağlarken o da yolun kenarındaki toprakları yöneterek sürücünün açık olan camından onun eline atıyordu. Kadın bir süre sonra elindeki silahı acıyla yere fırlattı.

Rüzgara bir kasırga şiddetine gelmesini emrettim ve arkamızdaki kırmızı araba takla atarak devrildi. Sürücü ölmüş olabilirdi, ama bu açıkçası kimsenin umrunda değil gibi gözüküyordu.

"Başardık!" diye bağırdım sevinçle. Ashton'a sarıldığımı fark ettiğimde hemen geri çekildim ve karavanı yavaşlatmakta olan Luke'un yanına gittim.

Luke yavaşça frene bastı, arkasına yaslanarak derin bir nefes verdi. Ellerini saçlarından geçirdi ve gözlerini kapattı. "Aman Tanrım, çok yaklaşmıştı."

"O kampa asla geri dönmek istemiyorum." dedi Ashton kollarını birleştirip. "Oraya dönmektense ölmeyi tercih ederim."

"Öyle deme." dedim yanına yaklaşarak. "Hiç kimse geri dönmeyecek, ya da ölmeyecek. Sana söz veriyorum. Birlikte Güvenli Bölge'yi bulacağız ve oradaki bizim gibi çocuklarla mutlu bir şekilde yaşamaya devam edeceğiz. Ama öncelikle karavanı park edip bir şeyler yesek iyi olur."

Luke kafasını onaylarcasına salladı. "İlerde terk edilmiş bir market bulabiliriz. Ashton ve ben bir şeyler ararken arabada nöbet tutabilir misin?"

Hafif bir mırıltıyla onayladım ve Luke arabayı tekrar çalıştırdı.

~

Evet, bugün double update yaptım çünkü neden olmasın?

colored minds //muke {cashton}Where stories live. Discover now