M④

1.1K 179 67
                                    

Luke bana onlarla kalabileceğimi söylediğinde, hissettiğim o mükemmel mutluluk etrafa birkaç kıvılcım saçmama neden olmuştu.

Luke buna karşı kıkırdadı ve bana geldiğim yerle ilgili sorular sormaya devam ederken Ashton'ın karavanın ön kapısını sertçe kapamasıyla irkildim. Luke ona bakmak için arkasını döndükten birkaç saniye sonra da Calum içeri girdi ve iç çekerek benim yanıma oturdu.

Az önce o ikisi arasında neler olmuştu?

Bunu ne kadar sormak istesem de ağzımı kapalı tuttum ve Ashton Luke'a buradan hemen gitmek istediğini söylerken Luke'un homurdanarak az önce getirdikleri paketleri arka kısma yerleştirmesine yardım ettim.

Son paketi de yerleştirdikten sonra Luke gülümsedi ve "Pekala, o zaman yola çıkalım." dedikten sonra arka kapıdan çıkıp sürücü koltuğuna geçti.

Hala gözlerini kapayıp başını karavanın duvarlarına yaslamış halde duran Calum'a baktım. Göğsünün altında kavuşturduğu kollarının üzerinde bir çok dövme vardı. Büyük bir ihtimalle kendini serinletmek için estirdiği hafif rüzgar da saçlarındaki sarı tutamları dağıtıyordu. Yüz ifadesinden üzgün mü yoksa sinirli mi olduğunu anlayamasam da mutlu olmadığı çok belliydi.

Hafifçe yanına yaklaşarak koluna dokundum. Hızla gözlerini açtı ama beni gördüğünde bakışları yumuşadı. "Neyin var?" diye sordum sadece onun duyabileceği bir ses tonuyla. İç çekti ve çenesini ellerinin avuçları üzerinde dinlendirirken. "Uykum var, ve Ashton bana çok garip davranıyor." diye mıdıldandı.

Uykusuz olmasını anlayabiliyordum -gözlerinin altındaki mor halkalardan da bu fazlasıyla belli oluyordu- ama Ashton hakkında ona yardım edebileceğimi umarak  konuşmaya devam ettim. "Sana bağırdı mı? Yoksa sadece sinirlerini bozacak bir şeyler mi yapıyor?"

Kafasını iki yana salladı. "Sadece sinirlerimi bozacak bir şeyler yapıyor." diye cevapladı. "Onunla ne zaman yalnız kalma fırsatı bulsam benden uzak kalmaya çalışıyor ve açık olmayan cevaplar veriyor. Sözleri bir bulmaca gibi ve ben de bulmacalardan nefret ederim. Ama onun istediği gerçekten buysa peki, sözlerinden anlam çıkarmayı başaracağım." Esnerken ağzını eliyle kapadı. "Ama şimdi değil çünkü nerdeyse iki gündür uyumuyorum ve şu an tek ihtiyacım olan şey birkaç saatliğine uyumak."

Başımla onaylayıp, "İyi uykular." tarzı bir şeyler mırıldandığımda tekrar esnedi ve bana döndü. "Senin için sorun olmazsa dizine yaslanabilor miyim?"

"Uh, tabii ki de olmaz." dedikten sonra pencere kenarına kayıp Calum'ın uzanması için daha fazla yer bıraktım. Başını bacağıma yasladıktan sonra gözlerini kapadı ve elim istemsizce onun saçlarıyla oynamaya başladı.

Birkaç kez Ashton'ın bana dikiz aynasından öldürücü bakışlar attığına yemin edebilirdim.

~
5 gündür bölüm atmıyormuşum, özür dilerim. Haftam tamamen insomnia ve dramalarla dolu geçtiği için tüm küçük ilham perilerimin kanatları koptu. Bu bölüm 350 kelimenin üzerine çıkabildiğim tek şey oldu bu hafta boyunca sanırım.

Herneyse, hepinizi çok seviyorum xx.

colored minds //muke {cashton}Where stories live. Discover now