C❾〜

1.2K 151 32
                                    

6 gündür bölüm atmıyormuşum özür dilerim o yüzden. Cidden yazacak hiçbir şeyim yok, bu bölüm de kötü oldu zaten. Herneyse;

(Smut Uyarısı! Çünkü neden olmasın?)
~

*önceki bölümdeki geceyle aynı gece*

Ashton'la klübemize yerleşmemiz bittiğinde gün gece yarısına yaklaşıyordu.

Yatağıma oturduğumda derin bir iç çektim. Gerçek bir yatakta yatmayalı kaç ay olmuştu hatırlayamıyordum bile. Karavanın sert koltuklarından sonra sonunda bir yatağa kavuşmuş olmam bile buranın mükemmel olduğunun kanıtı gibiydi.

Ashton, yanında getirdiği mektupları alıp küçük bir kutuya kilitledi ve onu yatağının altına koydu. Artık onlara ihtiyacımız olmayacak olsa da mektupların onda kalmasına karar vermiştik. İçimizdeki en sorumluluk sahibi ve güvenilir kişi oydu çünkü.

"Ashton?" diye seslendim, o son işlerini de bitirirken. "Bana sarılır mısın?" Kıvırcık saçlarını karıştırdı ve gülümsedi. Yanıma oturup kollarını bana dolarken yanaklarında beliren gamzeleri izledim.

Yanağımı saçlarına sürttüm. "Neden sana sarılmamı istedin ki?" diye mırıldandı bir süre sonra. Omzuma yasladığı başını rahatsız etmemeye çalışarak omuz silktim. "Bilmem, sadece yanımda olman hoşuma gidiyor."

Kafasını kaldırıp gülümsedi. Hafifçe kıkırdadığımda ise dudaklarını tişörtümün açık bıraktığı köprücük kemiğime doğru ilerletti. Küçük öpücüklerle boynuma doğru çıkarken kahkaha attım. "Ash! Bu gıdıklıyor!"

Kendimi ondan kurtulmak için yatağa attım. Sırtım yastıklara değecek kadar gerilememe rağmen o yine de ben kıkırdamaya devam ederken boynumu öpmeye devam ediyordu.

Köprücük kemiklerimden birini hafifçe dişlediğinde kıkırdamalarım inlemeye dönüştü.

Bu his acıdan çok karnımda binlerce küçük kasırganın dolaşması gibiydi. Bir elimle yatak çarşaflarını tutmaya devam ederken diğer elimi yumuşak saçlarına geçirdim ve dudaklarını kendi dudaklarımın hizasına getirdim.

"Calum," diye fısıldadı ben onu öpmeye başlamadan önce. Dudaklarımız hareket etmeye devam ederken ellerini iki yanıma yerleştirdi. Dolaşım sistemimdeki kanın sesi kulaklarımda uğuldarken hafifçe inledim.

Nefes almak için geri çekildiğinde dudakları kızarmıştı. Biz derin nefesler alıp verirmeye devam ederken kamptaki saat kulesinin çanının birkaç kez çaldığını duydum. Saat gece yarısını vurmuş olmalıydı.

Ellerimi Ashton'ın yanaklarından kaydırıp dudaklarında durdurdum. Baş parmağımla dudağının sol tarafındaki çenesine kadar uzanan kesiği okşadım. Hiçbir iz onun mükemmelliğini bozamazdı.

"Calum," diye fısıldadı hala derin nefesler almaya devam ederken. "Seni seviyorum."

Cevap vermek yerine dudaklarımızı tekrardan yumuşak bir öpücükle birleştirdim.

Soğuk elleri tişörtümün eteklerini bulduğunda ürperdim. "İstemiyorsan yapmak zorunda değiliz." diye mırıldandı parmaklarını belimde hareket ettirmeye devam ederken.

Tişörtümü çıkarmasına yardım ederken nırıldandım. "Bunu aylardır bekliyordum, Ashton." Tişörtü yatağın kenarına fırlattım ve onun gözlerinin boynumdan aşağı inmesine izin verdim.

Gözleri, kampa atılmadan önce yaptırmış olduğum birkaç dövmeye takıldı. Dil ve dudaklarıyla onların üzerinden geçti ve yavaşça daha da aşağılara inmeye başladı. Dilinin tenimde bıraktığı his yüzünden tekrar inledim.

Dudaklarını birkaç saniyeliğine ayırıp tişörtünü çıkardıktan sonra devam etti. Elimi tekrardan saçlarına geçirdim ve hafifçe çekiştirdim. Boğuk bir şekilde inlediğinde dudaklarımı ısırdım.

Pantolonumun düğmelerini yavaşça açarken ellerim saçlarında gezinmeye devam etti. Siyah kotlarımız da yerle buluştuğunda baksırın üzerinden gittikçe büyümekte olan ereksiyonuma dudaklarını değdirdi. Derin bir nefes alıp yatağın çarşaflarını sıktım.

Dudaklarını tekrardan benim dudaklarımın hizasına getirdi ve kalçalarıyla hafifçe sürtündü. Bu vücudumdaki her bir sinir hücresinin uyuşmasına neden olmuştu. Kollarımı onun kaslı sırtına dolarken sertçe inledim. Dudaklarımı onun boynuna gömerken ikimizin de nefes alış verişlerimiz derinleşmişti.

Baksırlarımızı da çıkardığında kasıklarımın etrafına öpücükler kondurmaya başladı. Dilini penisimin ucuna getirdiğinde sertçe inledim. Klübelerin dışarıya ses geçirmemelerini umuyordum.

Ashton kafasını ileri geri hareket ettirirken ben de dudaklarımı dişliyor ve inlemelerimi bastırmaya çalışıyordum.

Bir süre sonra geri çekildi ve, "Bu biraz acıyabilir." diye mırıldandı. Parmaklarının karnımdan aşağı inmeye başladığını hissettiğimde yutkundum.

"Ah-Ashton," diye inledim parmaklarından birini içimde hissedince. Uzun parmaklarını hareket ettirmeye devam ettikçe acı bir süre sonra yavaşça kayboldu.

Parmaklarını geri çekti ve bacaklarımın arasına yerleşti. O kendini yavaşça ileri iterken yüzünü boynuma yaklaştırdı. Tırnaklarımı sırtına geçirdiğimde inledi ve boynumu emmeye devam etti. Moraracak olsa da onu durdurmadım.

O hareket etmeye devam ederken ben de her seferinde inliyor ve derin nefesler almaya çalışıyordum. Elimi penisime götürüp onunla birlikte ritmik bir şekilde ileri geri hareket ettirmeye çalıştım.

"A-Ashton ben-" daha sözümü bitiremeden sert bir inlemeyle boşaldım.

Bir süre sonra Ashton da hareketlerini yavaşlattı ve boşaldığında ikimiz de nefeslerimizi düzenlemeye çalıştık.

"Bu mükemmeldi, Ash." diye mırıldandığımda Ashton kıkırdadı.

"Klübemizde bir banyonun olduğuna şükretmeliyiz."

~
Depresyondayken smut yazamıyorum malesef affedin...

Kelime sayısı 681 olmuş bu arada lol

Um ayrıca çok promo yaptım biliyorum ama paralel evrenlerle ilgili Multiverse adında bir Cashton one-shot yayınladım profilimde bulabilirsiniz xx

colored minds //muke {cashton}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin