C❸

1.1K 186 66
                                    

Zaman kavramını yitirmeye başlıyorum ve bu kitaba yeni bölüm atmayalı 4 gün olmuş lütfen affedin xx.
~

Ashton bir süre sonra beni de dışarı çağırdı.

Michael'a burada kalmasını söyleyip onu takip ettim.

"O burada kalamaz." dedi Ashton iç çekerek. "Yani, ona bir baksanıza. Aniden ortaya çıkıp ateşle bir şeyler yapıyor. Eminim ki onu arayan binlerce kişi vardır ve başımızın belaya girmesini istemiyorum."

Kollarımı göğsümde kavuşturup gözlüğünün kenarıyla oynayan Ashton'a baktım. "Bizi de arayan binlerce kişi var Ashton. Ona bir şans vermeliyiz." Luke söylediklerimi onaylarcasına mırıldandı.

"Ashton," diye başladı Luke. "O da bizim gibi ve biz de ona yardım etmeliyiz. Kırmızı olması ya da büyük bir kamptan kaçmış olması bir şeyi değiştirmiyor. Güvenli Bölge'nin sloganını hatırlıyor musun?"

Ashton kafasını salladı. "Hepimiz siyahız."

"Evet." dedi Luke gülümseyerek. "Bu renkleri bir kenara bırakıp siyah olmalıyız. Tamamen renksiz. O yüzden Michael'ın bizimle kalmasından yanayım. Onaylayanlar?" Luke ve ben elimizi kaldırdığımızda Ashton hala somurtuyordu.

"Pekala o zaman. Ben gidip Michael'a iyi haberi vereceğim." dedi Luke karavana ilerlerken.

Ashton'a döndüğümde onun hala sinirli olduğunu gördüm. Yere oturdu ve kollarını dizlerine doladı. "Hey," diye mırıldandım onun yanına oturup saçlarını karıştırırken. "Bu kadar gergin olmana gerek yok. Bizi uykumuzda boğacak birine benzemiyor."

"Biliyorum." diye fısıldadı. "Ama, onu tanımıyoruz. Yani tanımadığımız her kişiyi öylece yanımıza mı alacağız? Bir canlı bomba ya da Hükümet tarafından tutulmuş bir seri katil olabilirdi. Biz yokken onun yanında kalmamalıydın. Sana zarar verebilirdi."

"Ama vermedi, değil mi? Hem ayrıca siz Luke'la kaçma planları yaparken beni de tanımıyordun. Peki neden beni yanına aldın?"

Dudağındaki yara iziyle oynarken omuzlarını silkti. "Bilmem. Sen... Farklıydın."

Kaşlarımı kaldırdım. "Nasıl farklıydım?" Ayağa kalkarken sinirle mırıldandı. "Bilmiyorum, tamam mı? Sadece, her şey hakkında kafam çok karışık ve lütfen sen de bu konuda üzerime gitme. Biraz düşünmeye ihtiyacım var." Ben hala ona şaşkın bir şekilde bakarken o karavanın ön kapısından sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa geçti ve ellerini kıvırcık saçlarından geçirerek derin bir nefes verdi.

Az önce neyden bahsetmişti? Emin olamadığı şeyler bana karşı olan hisleri miydi? Yoksa içinde bulunduğumuz genel durumdan mı bahsetmişti?

Bilmiyordum.

O yüzden sadece orada oturmak yerine karavana, Luke'un Michael'la konuştuğu yere doğru ilerledim.

colored minds //muke {cashton}Where stories live. Discover now