C❶❹

684 118 8
                                    

Ashton kurşunun sıyırdığı yere eliyle bastırıyordu. "İyi misin?!" diye sordum onun yanına koşarken. Gereksiz bir soruydu aslında bu ama o yine de başıyla onayladı ve öksürmeye devam etti.

Arkamı döndüğümde Feel'in bize bakarak sırıttığını gördüm. "Aw çok tatlı bir çiftsiniz. O yüzden ikinizin de ölmesine izin vereceğim." Elindeki silahı tekrar bize doğrultmuştu. İki el ateş etti.

Ashton'ın önüne geçtim ve Feel'in ateşlediği kurşunların havayı yardığını hissettim. Rüzgarı kurşunlardan daha hızlı bir halde ona doğru yönelttim. Kurşunlar geri döndü ve Feel'in yanağını sıyırdı.

"Siktir!" diye inledi sol elini yanağına bastırarak. Yüzünden boynuna inen kırmızı sıvı saçlarıyla aynı renkteydi. Bakışlarını önce eline bulaşan kana, sonra da tam gözlerimin içine çevirdi. Göz bebekleri alev alev yanıyor gibiydi. Sıktığı dişlerinin arasından titrek bir nefes aldı ve avcunda bir ateş yaktı. Alevlerin hızla koluna, oradan da omzuna tırmanmasını izledim.

Çektiği acı yüzünden belli olsa da o yine de bir kahkaha attı. "Pekala, bunu sen istedin." dedi gözlerini kapamadan önce.

Arkamda durup tişörtümün sırtını çekiştiren Ashton'a kaçmasını fısıldadım.

Feel gözlerini açtı ve avcundaki ateşi dudaklarına götürerek üfledi. Çığlık atarak yere eğildim. Silahımı bacağına doğrulttum ama namludan çıkan kurşun ona ulaşmadan eridi. Yutkundum ve Feel'in tekrar kahkaha attığını duydum.

"Bana zarar veremezsin seni bücür." dedi, yüzündeki sırıtış etrafını çevreleyen alevler yüzünden daha ürkünç görünüyordu. "Ben senden daha güçlüyüm. İşe yaramaz bir mor olmak seni üzüyor olmalı."

Elinde tuttuğu, neredeyse tamamen erimiş tabancayı bana doğru fırlattı. Geri çekildim ve tabancanın önüme düşmesine izin verdim. "Bense bir kırmızıyım, en üstün ırk benim. Tüm canlıların, renklerin ve renksizlerin kraliçesi benim." diye devam etti Feel bir bacağını arkaya atıp saldırı pozisyonu alırken.

Bana doğru bir yumruk attı. Yana çekilip elinin bana değmesini engellesem de elinden yayılan alevler saçlarımın ucunu hafifçe yakmıştı. Yanık saç kokusunu duyduğumda yüzümü buruşturdum ve bir işe yaramayacağını bilsem de silahımı sıkmaya devam ettim.

Feel her bir kurşunu eritirken kahkaha atıyordu. Son kurşunu parmaklarıyla tuttu ve bana doğru sırıtarak onun da erimesine izin verdi. Üzerinden durduğumuz çimenler de yanmış, siyah bir alan oluşturmuştu.

Geriye doğru adımladım ve ellerimde bir hava topu oluşturmaya çalıştım. Oluşan topu ona doğru attığımda bu sadece alevlerini titretti.

Tam bir yumruk daha atmaya hazırlanmıştı ki Feel'den yükselen alevler aniden durdu.

"Ne-?" diye inledi başını eğip göğsünü delmiş olan sivri kaya parçasına bakarken. Gri taşın ucu tamamen kanla kaplanmıştı.

Feel dizlerinin üstüne düşerken onun arkasında duran Ashton'ı gördüm. Kaya parçasını geri çekti ve yere çökmüş olan kızı tekmeledi. Benim yapabildiğim tek şey ise neler olduğunu anlamaya çalışmaktı.

Feel acı bir çığlık attı ve elini göğsündeki kan boşanan deliğe bastırmaya çalıştı. Ama çok geç kalmıştı. Birkaç saniye sonra sadece titrek bir nefes verdi ve eli yanına düştü.

Hala gördüklerimi anlamlandırmaya çalışırken gözlerimi kırpıştırdım. "A-ashton se-sen-?"

Ashton elindeki kanlı kaya parçasını yere attı, yavaşça yanıma geldi ve bana sıkıca sarıldı. "Seni kurtardım, Cal. Önemli değil."

Yüzümü boynuna gömdüm ve gözlerimden kaçan birkaç damla göz yaşını engellemek için çabalamadım.

"Elin yanmış olmalı." diye mırıldandım geri çekilirken. Ashton'ın elini avuçlarıma aldığımda onun su toplamış parmaklarını gördüm. Vücudundaki aşırı adrenalin yüzünden şu anda bunun acısını hissetmiyor olmalıydı.

Ashton elini geri çekti. "Şu an önemli olan bu değil. Hadi Michael ve Luke'u bulalım. Buradan ayrılmak istiyorum."

Kafamı salladım. "Bir kaya parçası kullanmak çok zekiyceydi. Buradaki erimeyen tek zarar verici şey o."

"Biliyorum." dedi kıkırdayarak. "Ne kadar zeki olduğumu sonra da konuşabiliriz. Şu an bundan daha önemli şeyler var."

Elimi tuttu ve tekrardan birlikte koşmaya başladık.

~
Fake mi attım? Biraz.

colored minds //muke {cashton}Where stories live. Discover now