C❺

1.1K 176 29
                                    

"Güvenli Bölge'yi aramaya bugün mü çıkıyoruz?" diye sordum heyecanla Luke'a.

Gülümseyerek başıyla onayladı ve bir önceki gün getirdiği yiyeceklerden çıkarmak için karavanın arkasına yöneldi.

Kahvaltımızı birkaç paket cips ve krakerle yaptıktan sonra Luke, "Seninle bir şey konuşabilir miyim?" diye sordu. "Dışarıda."

Ashton ve Michael'ı aynı ortamda yalnız bırakmak hiç hoşuma gitmese de onu takip ederek dışarı çıktım. Bir şey sormama fırsat vermeden konuşmaya başladı. "Sence Michael'a da mektup yazdırmalı mıyız?"

Birkaç saniyeliğine duraksadım. Luke ensesini kaşımaya devam ederken mırıldandı. "Yani, bilirsin, bu üçümüz arasında olan bir şeydi ama artık Michael da bizden biri olduğuna göre... Onun da söylemek isteyeceği şeyler olabilir."

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

"O büyük bir kamptan geldi, Luke." dedim sesimin fazla umutsuz çıkmaması için çabalayarak. "Arkasında bıraktığı kişiler olduğundan şüpheliyim."

Anlayışla başını salladı. "Ama yine de bizim bilmemizi, ya da dünyanın bilmesini istediği şeyler olabilir. Biz kendi mektuplarımızı yazarken bir söz verdik Cal. Artık birlikte olacağımıza söz verdik. Ve o da artık yanımızda olduğu için bunu bilmesi gerektiğini düşünüyorum."

"Pekala." dedim hala karavandan yumruk ve küfür sesleri gelmediğine şükrederek. "Peki bunu konuyu Ashton'a anlattın mı?"

"Evet. Bana bunun umrunda olmadığını ve gidip kendimi becermemle ilgili bir şeyler söyledi."

Elimde olmadan gülümsedim.

"O zaman içeri girelim." dedim. "Ne kadar hızlı olursak Güvenli Bölge'yi bulmamız da o kadar çabuk olur."

Luke gülümseyip içeri girdikten sonra onu takip ettim. Michael bize meraklı bir şekilde bakarken Ashton da ondan uzakta neredeyse yirminci kez okuduğu kitabı tekrar okuyordu. Etrafta kan olmadığını gözünce sevindim.

"Michael," dedi Luke. "Sana bir şeyler anlatmak istiyoruz."

Ashton kitabını gürültüyle kapatıp homurdandı. "Mektup olaylarından bahsedecekseniz ilgili çekmiyor. Ben dışarıda olacağım."

Michael hala neler olduğunu bilmiyorken Ashton hızla dışarı çıkıp yere oturdu ve etraftaki toprakları hareket ettirip figürler yapmaya başladı. Buradan bakıldığında kum havuzunda oynayan küçük bir çocuğa benziyordu. Ama bir tek fark, kum havuzunda oynayan normal küçük çocukların figürleri zihin gücüyle değil elleriyle yapıyor oluşuydu.

Dikkatimi camdan ayırıp tekrardan Michael ve Luke'a çevirdim.

Luke hafifçe öksürüp boğazını temizledikten sonra Michael'a döndü. "Hepimiz birer mektup yazdık." dedi, torpidodan bir kağıt, boş bir zarf zarf ve kurşun kalem çıkartarak ona uzattı. "Şimdi bunu senden de yapmanı istiyorum. Yani, eğer 'başaramazsan' son isteklerinin neler olduğuyla ya da başkalarının bilmesini istediğin şeylerle ilgili bir şeyler yazacaksın. Fazla vaktimiz yok, o yüzden sadece on dakikan var, seni yalnız bırakacağız. Bitirdiğinde katla ve şu zarfa koy."

Michael kafasını sallayarak onayladı ve elindeki kağıda bakmaya devam etti. Biz Luke'la birlikte Ashton'ın yanına çıkarken kalemi eline aldığını gördüm.

"Ash?" diye mırıldandım onun yanına yaklaşırken. "Bir sorun mu var?"

"Sorun Michael." dedi, topraktan figürlerin aniden yıkılmasına izin vererek bana döndü. "Hala onun bizimle olacağı fikrine alışamadım."

Yanına oturdum ve elimi saçlarından geçirdim. Saçlarının ellerimde yumuşak bir his bırakmasını seviyordum. "Biraz zor olsa da bunu kabullenmen gerek artık. Sonsuza dek üç kişi olarak kalamazdık ya."

"Evet." dedi hüzünlü bir şekilde gülümseyerek. "Ama ben hep ikiye düşeceğimizi düşünüyordum. Dörde çıkmak bu seçeneğe göre o kadar da kötü bir şey olmamalı." Kıvrılmış dudaklarındaki yara izine uzun bir süre baktım.

"Bak, sonunda olayların iyi taraflarını da görmeye başladın." dedim, gülümseyerek burnumu boynuna sürttüm. Çok mu ileri gitmiştim?

"Cal-" diye konuşmaya başlamıştı bir fısıltı şeklinde. Ama Luke'un bizi çağırdığını duyduğuzda sözünü yarıda kesti.

Derin bir nefes alarak yüzümü boynundan kaldırdım. Ayağa kalktım ve ona yardım etmek için elimi uzattım. "Gel," dedim az önce aramızda geçenlerin üstünde durmayarak. "Gece olmadan Güvenli Bölge'yi bulmaya çalışsak iyi olur."

Başını sallayarak elimi tuttu.

O anın sonsuza kadar sürmesini diledim.

colored minds //muke {cashton}Where stories live. Discover now