19. Bölüm "Yaklaşma"

164K 5.8K 1.2K
                                    

VUSLAT

Oklavayı anneannemin uyarısı üzerine daha sert hareket ettirmeye devam ediyordum. Arada alnımın üzerindeki terleri elimin tersiyle siliyordum.

"Anneanne, ne bitmez tükenmez şeymiş bunlar. " dedim sızlanarak. Anneannem yaptığı el işinden bakışlarını kaldırıp gözlüğünün üstünden bana baktı.

"Daha başlayalı yarım saat bile olmadı Vuslat. Ne çabuk yoruldun kızım? Tabii sende annene çektin değil mi? O da hiçbir iş yapmazdı. "

"Ama bu iş çok zor. "

"Sızlanma Vuslat. Kadına yardım ediyoruz işte. " dedi karşımda oturan Masal uyarır gözlerle bana bakarken.

"Baksana," dedim önümdeki yamuk hamuru göstererek. "Geldiğimden beri bunu yuvarlak yapmaya çalışıyorum. Ama eğri büğrü oldu. Ne zor bu iş!"

"Zor değil, sen yapamıyorsun Vuslat. Masal'a bak. İkinci hamurunda ve ilkine göre daha güzel oldu. "

Masal sevinçle gülümserken çaprazındaki tekli koltukta oturan anneanneme baktı.

"Gerçekten mi? Güzel olmuş mu?"

"Diğerlerinden çok daha güzel oldu. Onlarınkini çöpe atacağım. Şu hale bak! Rüya ayakta uyuyor, Vuslat elini yüzünü una bulamış ki iş yapıyor gibi görünmek için."

"Uyumuyorum Günay teyze. Bak, ne güzel açtım." dedi Rüya neşeyle hamurunu işaret ederek.

"Kızım, bir kenarını açmışsın. Diğer kenarı kalın. Size öğrettim ya ilk başta. "

"Ama anneanne valla olmuyor. Neden uğraşıyoruz ki? Ben sana hazır börek alırım. Bir tepsi börek için çok uğraştık." dedim.

"Kendinizin yaptığı börek daha tatlı gelecek size. Hem eliniz işe alışsın fena mı?" Oflarken oklavayı hamurun üstünde gezdirmeye devam ettim.

Masal ikinci hamurunu bile bitirmişti. Rüya hala ilk hamuruyla uğraşıyordu. Ben ise Rüya'nın yolundan ilerliyordum.

Anneannem sabahın bir köründe beni arayıp uyandırmıştı. Buraya gelip ona yardım etmem gerektiğini söylemişti. Bugün komşuları gelecekmiş ve onlara börek yapmak için hamur açacakmış. Kendisi yaşlı olduğu için beni çağırdı. Şirkette çalışmaktan daha kolaydır diye şirkete gitmemek için büyük bir hevesle kabul etmiştim. Kızlara da değişiklik olsun diye onları da uyandırıp buraya getirmiştim. Ama sonuç; altımda içine benden iki tane daha girebilecek şalvar, üstümde uzun kollu tişört, başımda da tülbent vardı. Şu anda şirkette olmak için nelerimi vermezdim. Marketten hazır yufka almak varken bu uğraş neydi böyle? Bir de hamurların yuvarlak olması gerekiyormuş. Bu ayrıntıyı açtığım kare yufkanın sonucunda öğrenmiştim. Ama ben o hamura emek harcamıştım! Üzüldüğümü gören anneannem de onu da bir şekilde börek için kullanacaktı. Anlamıyordum, niye hepsinin yuvarlak olması gerekiyordu? Belki ben üçgen yufka açmak istiyordum?

"Annenler hala gelmiyor mu kızım?" diye sordu anneannem başını elindeki el işinden kaldırmazken.

"Bence artık orada yaşamaya karar verdiler. " dedi Rüya gülerken. Güldüm.

"Yarın geliyorlar. Bir zahmet gelsinler. Evin yolunu unuttular! Bu çocuklar ne halde diye hiç düşünmüyorlar. " dedim oklavayı bir ileri bir geri sürerken. İyi gidiyordum. Bunu kesinlikle yuvarlak yapacaktım.

"Aman kızım, annen çoluk çocuk sahibi oldu ama hala kendini genç kız sanıyor. " Kızlarla kıkırdamaya başladık.

Göz ucuyla yavaş ve sessiz bir biçimde hamur açan -açmaya çalışan- Rüya'ya baktım. Başımdaki tülbenti una bulanmış elimle düzeltip önüme gelen saçları geriye ittim. Her yerim un olmuştu.

ORMANTİK MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin