56. Bölüm "Melina'm"

100K 3.8K 747
                                    

MİRZA

"Baba! Baba! Baba!"

Paytak adımlarla yanımıza koşturarak giren Âlâ, sürekli 'baba' kelimesini bağırarak tekrar ederken babasının yanına ulaşınca boyu yettiği kadar kollarını Ömür abinin bacaklarına uzatıp, başını da dizini yasladı.

"Söyle babacığım?" dedi Ömür abi, kızını kucağına alırken.

Âlâ tekrardan "Baba!" derken minicik kollarının babasının boynuna sardığında Ömür abi gülümsüyordu.

"Hep baba, hep baba... Bu kızın bildiği başka kelime yok mu? Dayı de prenses, dayı."

Doğruya doğruydu. Masal'ın da anlattığına göre Âlâ tüm gün evin içinde 'baba, baba' diyerek dolaşıyormuş. Bir de sesi gür olacak gibiydi. Evi inletiyordu...

Âlâ, babasına ayrı bir sevgi besliyordu, bu belliydi.

Yalın abi söylenirken her halinden sinirli olduğu belli olan Derya, ağlayan Toprak ve elinde oyuncak araba olan Ömer de salona girdiğinde kucağımda uyumak üzere olan Melina'nın sırtını sıvazlıyordum.

"Anne..."

Toprak, Vuslat'ın yanında oturan Deniz ablanın yanına ağlayarak gittiğinde Deniz abla kaşları havada, kızının saçlarını okşadı.

"Ne oldu anneciğim? Neden ağlıyorsun?"

Derya daha çok ağlarken Masal'ın oturduğu koltuğun hemen önüne oturmuş, oyuncak arabasıyla oynayan Ömer'i gösterdi.

"Ömey saçımı çekti!"

Bu sefer Derya sinirli bir şekilde konuşmaya başladı. "Ya anne! Hiç sözümü dinlemiyorlar. Ömer, oyuncak arabayı aldı. Toprak da o arabayı istedi. Ömer'le aralarında bir çekişme oldu. Sonra Ömer, Toprak'ın saçını çekmiş sanırım. Bir türlü ayıramadım."

Konuşmada ismi geçen Ömer, oyuncaktan gözlerini kaldırdığında kısa bir süre etrafına baktıktan sonra tekrardan önüne döndü.

Deniz ablanın oturduğu koltuğun çaprazındaki tekli koltukta oturan Aras amca kızının elinden tutup, onu yanına çektiğinde yanağından öptü.

"Ağlama güzel kızım. Bak, Ömer daha küçük olduğu için anlamıyor. Onunla oyuncaklarını paylaşsan olmaz mı?"

Toprak burnunu çekerken omuzlarını kaldırıp indirdi. "Oymaz. O ayabayla ben oynamak istiyoyum. "

"Fıstık, sen de bebeklerinle oyna. Ömer arabadan sıkılınca da sen o arabayla oynarsın. " dedi Yalın abi.

Toprak hala inat etmeye devam ederken şimdi de Masal önünde oynayan Ömer'e doğru eğilip, usulca konuştu.

"Ömer, arabayı ver anneciğim. "

Masal arabanın bir ucundan tutmuştu ki annesinin oyuncağı elinden alacağını anlayan Ömer, başını olumsuzca sallayıp, oyuncağı kendine çekti.

Yok. Çocuklarla anlaşmak gerçekten çok zordu. Birisi de kabul etmiyordu ki... Ömer zaten henüz bir buçuk yaşında olduğu için çok da bir şey anlamıyordu. Toprak, Ömer'e göre daha büyüktü. O inat etmeyip, biraz daha anlayış gösterebilirdi. Fakat çocuklara bunu anlatmak kolay mıydı? Sonuçta hepsi çocuktu.

"Toprak'cığım daha bebek oldukları için maalesef bizi anlamıyorlar. Ama sen öyle misin? Kocaman abla oldun. Melina, Âlâ ve Ömer'in ablasısın. Böyle ağlamak yakışıyor mu? Onlara ablalık yapsan olmaz mı güzelim? "

Ömür abi tatlı tatlı konuştuktan sonra Toprak kucağımdaki Melina'ya, sonra Âlâ'ya, en son da Ömer'e baktıktan sonra derin bir nefes verdi.

ORMANTİK MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin