•4•

8.1K 838 153
                                    

"Sunya, ne olursun. Bir daha sana istemediğin bir şey yaptırmayacağım! Yemin ederim bu son! Lütfen!"

Yooseul son yirmi dakikadır odamın kapısının önünde Jungkook'la Bilim-Sanat Araştırmaları dersi için final ödevini yapmamı istiyor ve o garaja tekrar gitmem için ısrar ediyordu.

"Eğer yardım etmezsen, Jungkook bu seneyi tekrarlamak zorunda kalır!"

Yatağıma uzandım, gözlerimi kapatıp yüksek sesle konuştum.

"Neden sen yardım etmiyorsun? Senin notların da gayet iyi!"

"Gayet iyi mi? Fizikten elli aldım be!"

Doğru söylüyordu, son sınavlarda notları bir hayli düşmüştü ki bunun sebebi de büyük ihtimalle Jungkook'tu.

"Ders notlarım iyiyse ne olmuş? Ona nasıl yardım edeceğim? Ödevi kendisi yapacak sonuçta."

Kapıya yavaşca vurdu.

"Ciddi misin sen? Bay Kwangsoo'nun okulda sevdiği tek öğrenci sensin! Eğer senin Jungkook'la iş birliği yaptığını görürse onun ödevini de kesin kabul eder!"

Güçlü sebeplerle geldiğinde Yooseul zekiymiş gibi geliyordu. Sadece işine gelen bir şey olduğunda böyle Einstein kesilirdi zaten.

"O lanet garaja gitmek istemiyorum, Yooseul. Bir daha söylemeyeceğim!" dedim.

"Peki Jungkook buraya gelse? Hı? O zaman olur mu? Ödevi burada yaparsınız!"

"Babam hoş karşılamaz!"

"Yapma ama! Bay Min bunu fark etmeyecektir."

Bir şey söylemedim çünkü cidden babam bunu fark etmezdi.

Kalkıp anahtarı yavaşça çevirdim ve kapıyı açtığım an, Yooseul ayaklarımın ucuna doğru düştü. Belli ki,kapıya sırtını yaslamıştı.

Hızla toparlanıp ayağa kalktı.

"Yardım edecek misin? Kabul ettin mi?"

Baygın bir bakış attım. İsteksizce "Evet," dedikten sonra ekledim.

"Haftada iki saatten fazla çalışmam. Eğer sorumsuz birisiyse, kesinlikle ödevi bitirmesi için çabalamam. Haberin olsun."

Gülümsemesi daha da genişlerken kollarını bedenime sardı.

"Min Nari! Sen dünyanın en harika arkadaşısın! Teşekkür ederim! Teşekkür ederim!"

Tabii ya, sadece istediği bir şeyi yaptığımda Sunya değil de Min Nari olurdum...

Ödev işini bana zorla kabul ettirdikten sonra, bu yılki piyango ona vurmuş gibi koşarak evden çıktı. Merdivenlerde iki kere düşmüştü ve buna nedensizce uzun süre gülmüştüm.

Akşama doğru olağanüstü bir şey yaparak babam, eve gelme zahmetinde bulundu.

Mutfakta oturmuş yardımcımız olan ahjummanın yaptığı bezelyeli yemeği yiyordum.

Saat yedi buçuktu ahjumma gideli yarım saat olmuştu.

Mutfağa giren babam, değerli dosyalarının olduğu çantasını kenara bıraktı.

"Merhaba prenses. Beraber yiyelim mi?"

Arkamdan gelip yanağımı öptüğünde güldüm.

"Hapse attırman gereken katiller yok mu?"

Uzanıp yan taraftaki çekmeceden yemek çubuklarını alırken tok sesiyle kahkaha attı.

Geri çekilip dolaplara uzandı.Kendisine de bir tabak yemek koyup hemen önüme oturdu.

sunya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin